Beşiktaş müsabakasında oyun disiplinine uyum gösteren
Trabzonspor’un, ortaya koyduğu performansı ve mücadeleyi Avrupa liginde de aynı
stilde oyun Basel’e karşı sergilemesini bekliyordum.
Karşımızda Kuvvetli bir rakip var.
Böyle bir rakibe karşı olumsuz görünmek maça ‘durgun’
başlamak mağlubiyeti kabullenmek demektir.
Biz beklerdik ki;
Biz daha güçlüyüz.
Bizim de bir oyun planımız var...
Ciddi anlamda oyun disiplini uygulayarak ve bu disiplinden
kopmadan müsabakayı kazanacağız beklentisindeydik. Fakat maçın ilk 15
dakikasında rakip Basel deplasmanda değil de kendi sahasında oynuyor gibiydi...
Trabzonspor ise kendi sahasında değil de deplasmandaymış
gibi bir tavrın içinde görünüyordu.
Kornerden gelen topu Baselli oyuncu topu ağlara gönderdi ve
0-1 geriye düştük.
Golü yedikten sonra Trabzonspor da bir hareketlilik
beliyordum ama yine maalesef bu hareketliliği göremedim. Oyunun 26’ncı
dakikasında duran toptan ilk şutu kaleye çektik oda gol oldu.
Golden sonra oyunda üstünlük yine Basel’deydi ve ilk yarıyı
böyle kapattık.
2’nci yarı ise çok farklı bir Trabzonspor sahada var
gibiydi.
Oyuncular, rakibe karşı dengeyi kurmaya çalışıyor, zaman
zaman da bunu başarıyordu.
Şunu belirmek isterim ki Trabzonspor’un 2’nci yarıdaki oyun
planı belli olmuş gibiydi.
Müsabakanın ikinci 45 dakikasında oyuna giren Nwakaeme ile
kazanılan toplarla rakip sahaya inilecek, hücum desteklenecek ve gol
aranacaktı.
Bana göre bu çok basit bir plan!
Fakat Nwakaeme yaptığı asist ve Sosa’nın ayağından bulduğu
golle skoru 2-1’e getirdi.
Dedim ya; maçın başından sonuna Basel’in oyundaki disiplini
bozulmamıştı.
Bu oyun disiplinine sadık kalan Basel takımı 2 dakika içinde
beraberliği yakalamasını bildi.
Yazımın sonunda seyirciye bir parantez açmak gerekirse;
Sahada rakibe ve hakeme iyi bir baskı kurdurlar...
Bu baskı zaman zaman Trabzonspor’un işine yaradı
diyebiliriz.