Yorulduk gardaşım “Yorgun” demekten
Ay değil, gün değil, ömür vermekten
Canfer meramını, söyler yürekten
Şimdi yorgunluğu, yoralım biraz.
Dilimiz tutulmuş, gönlümüz titrek
Uykuya dalmışız, gölgede, ürkek
Ayağa kalkalım, ayağa, tek tek
Şimdi durgunluğu, yoralım biraz.
Yürek kan ağlarken, gülenler çokta
Oklar dost elinden, zehir var uçta
Malzeme bozuktur karılan harçta
Şimdi kalleşliği yoralım biraz
Her çağda sahnede benzer soytarı
Yüzler değişse de aynı astarı
Gövdeye, dallara, köke kastları
Şimdi hadsizliği yoralım biraz
Mesafe koyulmuş şerefle, arla
Yalama, yalaka, her yerde, gırla
Karalar kaplanmış cilayla, sırla
Şimdi yüzsüzlüğü yoralım biraz.
Kabahat yoktur, ustada, mıhta
Farkına varmadık, çürümüş tahta
Her şeyi bağladık kadere, bahta
Şimdi bahtsızlığı yoralım biraz
“Kestirmedir” diye, vurduk yokuşa
Güz çoktan gelmiş, yaklaştık kışa
Bırak şimdi bunları; “Kuşa bak, kuşa(!)”
Şimdi cehaleti yoralım biraz
Varsın sözlerim değsin alplere,
Mühür vurulamaz, közlü kalplere
Yine yola düşmüş “ Haçlı Kefere”
Bu soysuz kervanı yoralım biraz
Saflarımız sağlam; “Kırkar kırkardır*!”
Emanet baştacı, namustur, ardır
Can bedende ise, umut da vardır
Umutsuzlukları yoralım biraz
Yorulmak yoktur Türk’ün şanında
Cesaret yürekte, kudret kanında
Ben varım, biz varız, işte yanında
Yeniden harcı karalım biraz