SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ortak değerlere sahip çıkmazsak ortak ülkülere ulaşamayız
28.07.2020

ATATÜRK: Kurucu liderimiz ve ortak değerimizdir.

İnançlarımız ve başta Ayasofya olmak üzere, tarihi dini mabetlerimiz de ortak değerlerimizdir. Bu mabetlerde ibadet yapabiliyorsak, milletinin kudretini harekete geçiren ATATÜRK sayesindedir. Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi; 9 Şubat 1934’te; Alman ve İtalyan ortak tehdidini bertaraf eden, Balkan Antantı’nın imzalanmasına katkı sunmuştur. O günün koşulları böyle bir girişimi zorunlu kılıyordu. Ortodoks Bulgaristan, Yunanistan, Romanya Yugoslavya ve Arnavutluk; büyük lider Atatürk’ün de öncülüğünde aynı cephede yer alabilmişti. Kaldı ki; Ayasofya yine Büyük Atatürk’ün emriyle, 19 Kasım 1936’da cami olarak tapuda tescil ettirilmiştir.

Tarihi olayları, o günün koşullarında değerlendirme zarureti vardır. Suriye’de Caber Kalesi’ndeki Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, IŞİD tehdidine karşı, 22 Şubat 2015 tarihinde, Suriye Eşme köyüne taşınmıştı. İnşallah, koşullar elverdiğinde, görkemli bir şekilde, önceki tarihi yerine geri götürülecektir.

Gelelim esas meseleye: Bilinçli insanların dikkatinden kaçmamıştır. Ne zaman ortak bir değeri milletçe sırtımıza alsak, birileri, bilinçli veya bilinçsiz, çelme takıyor. Ayasofya’daki tarihi cuma namazını; Büyük Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının başındaki kişinin kıldırması kadar doğal bir şey yoktur. Doğal olmayan; Diyanet İşleri Başkanının; kamuoyunun önemli bir kesiminde, “ Atatürk’e lanet yağdırıldı” şeklinde algı oluşturabilen sözleri sarf etmesidir.

Bu sözleri; algılanan anlamda ve kasıtlı olarak söyleyebileceğine ihtimal bile vermek istemiyorum. Çünkü; Ayasofya’nın ibadete açılması, ortak bir memnuniyet yaratmıştır; tıpkı terörle mücadeledeki başarı gibi... Ve bu memnuniyet; mevcut iktidarın da en önemli dayanakları arasındadır. Eğer bu sözler kasıtlı edilmişse; apaçık bir siyasi ve milli sabotajdır.  Yok; algılanan şekil kastedilmemişse, ortada; “Ehliyet-Liyakat-Muhakeme” sorunu var demektir. O makamlara oturanların dilinin saf, anlaşılır ve birleştirici olma zorunluluğu vardır. Bir başka deyişle; farklı mecralara çekilecek sözlerden kaçınmaları gerekir.

“Milletçe ortak ülküler etrafında birleşmemizin kaçınılmaz olduğu” bir ortamda; bunu sekteye uğratacak ihmal veya sabotajlara meydan vermemiz gerekiyor. Sosyal medyada ve ortak alanlardaki yorumlar, ayrıştırıcı ve ürkütücü boyutlara ulaşmış, bu kutsal, yüce kurumumuzu oldukça yıpratır hale gelmiştir. Beklentimiz; ortak değerlere sahip çıkarak, ortak ülkülere yürüyüşümüzü destekleyecek yaklaşımların, gecikmeksizin sergilenmesidir.

31 Temmuz Cuma günü verilecek hutbe, telafi için, ilk adım olabilir. Sonraki de; 30 Ağustos haftasındaki hutbede, Atatürk’ün dualarla anılmasıdır. Unutmayalım ki; TARİH de, KİRÂMEN KÂTİBİN (Kayıt melekleri) de eksiksiz kaydediyor. Yüce Allah’a ve gelecek nesillere vereceğimiz hesabı aklımızdan çıkarmayalım. Allah devletimizi ve milletimizi her tür türlü şerden korusun, kollasın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap