Hırvatistan Milli Takım Teknik Direktörü Zlatko Talic geçtiğimiz Mart ayında Türkiye'yi eleştirmişti. '80 milyona sahipsiniz. Bursa üç milyonluk şehir, bizim ülke nüfusumuz üç buçuk milyon. Biz Dünya Kupası'nda üçüncü olduk. Nasıl olduğumuzu siz kendinize sorun'. Hırvat Hoca, 1-2 cümle ile dünyanın en büyük futbol ekonomilerinden birine sahip olduğunu iddia eden ve bununla övünen Türkiye'ye 'insanınıza masal anlatmayın, tabelada yerinize bakın' dedi. Ve gerçekleri dile getirdi.

Hırvatlar, 2018 yılından beri Avrupa ve Dünya şampiyonalarında ilk dörtlerde yer alıyor. 1996'dan sonra 6 Avrupa, 6 Dünya Kupası'na katıldılar.

Trabzonspor'un Hırvat ekoline dönmesini bu açıdan değerlendirilecek olursak, yönetimin çağı yakalama adına çok doğru bir strateji izlediğini söyleyebiliriz. Ama asıl yapılması gereken Hırvatların dünyanın en büyük organizasyonlarında yıllardır nasıl yer aldığını araştırıp onların geliştirdiği ekolü Trabzon'a uyarlamaktır. Trabzon şehri futbola olan bağlılığı, insanının futbola olan yatkınlığı sebebiyle Hırvatların dünyada gerçekleştirdiği bu atılımın aynısını pekala yapabilir. Ertuğrul Doğan Başkanın asıl yapması gereken Hırvatların altyapılarda uyguladığı stratejiyi, prensipleri, eğitimi alıp Trabzon'a monte etmek olmalıdır. Bunu yaparsa hem Trabzonspor hem de ülke futbolu gelecek adına çok daha güzel başarılara imza atar. Sabır gösterilirse Ertuğrul Doğan'ın bunu yapacağına inanıyorum. Sabır gösterilirse Hırvat ekolünün Trabzonspor için çağı yakalama adına doğru bir strateji olduğunu düşünüyorum.

Futbolun arka bahçesi

Değerli gazeteci, spor yazarı Atilla Turker büyük bir emek vererek kaleme aldığı Futbolun Arka Bahçesi kitabını imzalayarak bana gönderdi. Bu değerli hediyesi için kendisine teşekkür ederim. Kitap kısa zamanda 3. baskısını yaptı. Meslek hayatında 70'in üzerinde ödül alan bir yazar Atilla Türker. Bu büyük başarısını eserine de yansıtmış. Belgelerle futbolun arka bahçesini yazmış. Kibarlığından, nezaketinden, terbiyesinden arka bahçe demiş! Yoksa yazdıkları asla bahçe olarak tarif edilemez...

Futbolseverler bu kitabı okursa futboldan soğur. Sevdikleri birçok yöneticiden tiksinir. 

Ama olan biteni bilmek ve sonrasında bu kirli düzeni düzeltmek için bu eser mutlaka okunmalı...

Eline emeğine sağlık Atilla Türker. En çok da cesaretine. Zira yazdığın bazı dosyaları, anlattığın entrikaları, kirli dolapları, katakulle ile uçan paraları bilen birileri var... Hatta bazı gazeteciler de bazı şeyleri mutlaka biliyor. Ama kirli ilişkileri ortaya çıkarmaktansa destek veriyorlar... Bazıları bu sistem sayesinde cebini dolduruyor. Sense elinin tersi ile itiyorsun bu düzenin tüm cazibesini. Bu yüzden büyüyorsun biz okurların gözünde. Bu yüzden başın dik geziyorsun. Bu yüzden senden korkuyor düzenin cambazları...

Tebrikler...

Satışı, okuru bol olsun bu kitabının...