Gündem İYİ Parti’den Ümit Özdağ’ın ihraç edilme kararının
mahkeme tarafından iptal edilmesi oldu. Mahkemenin bu kadar kısa sürede böyle
bir karar vermesi elbette sevindirici. Umarım her konuda süratle bütün dosyalar
hakkında kısa sürede karar verilir.
Parti içerisinde konuşulması gerekenleri kamuoyu önünde
delilsiz, belgesiz biçimde dile getiren Özdağ’ın gidişine bütün il
başkanlarının imza verdiğini düşünürsek bundan sonra iptal edilen kararın parti
için neler ifade ettiğini önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz.
Özdağ, İYİ Parti İstanbul Milletvekili olmaya devam
edeceğini söylerken, sormazlar mı; belgesiz sadece farazi söylemlerle
suçladığın il başkanının yüzüne nasıl bakacaksın? Özdağ ispatlayamadığı
paylaşımları ile partisine verdiği zararı nasıl giderecek bunun da açıklamasını
yapmalı.
Son günlerde siyaset sahnesinde yaşanan gelişmeleri toplu
olarak değerlendirirsek iktidarın gücüne güç katma adına kendisine yakın eski
dava arkadaşlarını ziyaret etmesi, muhalefetin iç karışıklığa sürüklenmesi
adına ihraçlar, iptallerin yaşanmasını yeni arayışlar ve yeni hamleler olarak
yorumlamak doğru olur.
KİMİN EKMEĞİNE YAĞ
SÜRER
Millet İttifakı’nın dağılması adına hamleler yapılıyor.
Cumhurbaşkanı’nın Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi bu tartışmaları
alevlendirdi. Eski yol arkadaşlarının buluşmasını ittifak dağılacak yorumlarına
doğru sürüklemek kimin ekmeğine yağ sürer bakmak gerek.
Bu ziyaret her iktidar olan partinin kaybettiği oranı
geri almak için diğer partilerle dirsek teması kurmak olarak da yorumlanabilir.
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de oylarının eridiğini hesaba katarsak bu
ziyaretler normal olarak yorumlanabilir.
AK Parti’nin oy kaybı yaşaması siyasetin bir gereği. Kime
sorarsanız sorun AK Parti’nin ilk hükümet olduğu dönemi anlatmaktan imtina
etmez. O dönemde başarı trendi sürekli yükselen, toplumu ayrıştırmayan,
kutuplaştırmayan anlayışla söylem ve eylemleri ile gönülleri kazanma, herkesi
kucaklama adına kapılarını her kesime açma anlayışı sonraki yıllarda iktidar
olmayı sağlamıştır.
Sonuç olarak bu anlayış iktidar olmanın verdiği koltuk
gücü ile değişime uğrayarak bugün nefret dilinin kullanılmasına yol açmıştır.
Yaşananlarda muhalefetin suçu ne kadar derseniz onlar da en az iktidar kadar
bugünkü tablodan sorumludurlar.
KAVGALAR
Siyasetin aktörlerinin bugün birbirleri ile ilgili dile
getirdikleri sözler yenilir yutulur cinsten değil. O kadar çirkin ifadeler
kullanılıyor ki inanın millet bunları hoş karşılamıyor. Havada cirit atan kirli
sözcükler milletin içinde bulunduğu konumun çaresi değil.
CHP genel başkanının ‘Sözde Cumhurbaşkanı’ ifadelerini
çirkin bulduğumu söyleyeyim. Milletin oyları ile seçilerek göreve gelen
cumhurbaşkanına karşı eleştiri seviyesini yerle bir etmemek gerek.
Kılıçdaroğlu’nun böyle bir sözü seçilmiş cumhurbaşkanına
söylememesi gerekir derken, milletin oyları ile muhalefet görevi almış parti
liderlerine de aynı şekilde bu tip sözlerin söylenmemesi gerekir diye
düşünüyorum.
Kısaca sokak ağzı ile siyaset yapma devrinin kapandığını belirtip, millete içinde bulunduğu zor koşullardan nasıl çıkılacağına dair politikalar üretmek gerek. Pandemi vurdu, her kesimin mutfağında yangın var, bu yangın nasıl sönecek. Ona bir göz atın isterseniz.