Salgın uğruna koparılmadık fırtına kalmadı. Maske, mesafe ve
temizlik diye diye dilimizde tüy bitti. Her gün yüzlerce vatandaşımızı bu illet
yüzünden kaybediyoruz. Sokaklarda kurallara uymayanlara ceza üstüne ceza
kesiyoruz.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüntülü
katıldığı partisinin kongre salonlarını ve Elazığ’da depremin birinci yıl
dönümü nedeniyle yapılan töreni izleyince şaşırdım. Törenlerde koronavirüs
tedbirleri yerle bir edildi.
Anlamak mümkün değil. Bu virüs her yerde var da bu
törenlerde mi yok diye sormak gerek. Binlerce insan bir salonda aynı nefesi
soludu, yan yana oturdu, konut teslim töreninde de aynı tablo vardı. Virüs adamına göre mi var?
Denizli, Mersin, Uşak ve Elazığ’ı yakından takip etmekte
fayda var. Vaka sayısı yarından itibaren kaç oldu, kaç kişi hayatını kaybetti.
Salgın nedeniyle esnafa kepenk indiriyor, lokantalar, çay ocakları,
kıraathaneler kapanıyor işletmeciler inim inim inliyor, binlerce kişi işsiz
kalarak fedakarlık yapıyor, gelin görün ki iktidar partisinin kongrelerinde
kurallar yerle bir ediliyor.
Bu virüs kongre salonlarına ya da Elazığ’da miting alanına
girmiyor da kapatılan, hafta sonları konulan yasaklı yerlere mi giriyor. Virüs
her yerde var. Nefes alan herkese bu virüsün bulaşması kaçınılmazdır. Buradan
virüs ile ilgili ahkam kesen bilim adamlarına ve Sağlık Bakanına soruyorum; bu
tabloların sağlık yönden sakıncası var mı yok mu?
Yok diyorsanız millete bunca yasağı ne diye koydunuz. Var
diyorsanız o kongreler ve miting alanı için gereğini yapın. Yapılmazsa bunun
adı çifte standart olur. Bu da hiç ama hiç kabul görmez bilesiniz.
Gerçi Erdoğan kuralları hatırlatarak uyarılarda bulunsa da
bu topluluklar yine oluşacaktı. Önemli olan bu toplulukların oluşmasına neden
olunmaması gerekirdi.
UĞUR MUMCU’NUN UNUTULMAYAN SÖZLERİ
Basının suikast sonucu şehit edilen usta kalemi Uğur
Mumcu’nun dile getirdiği aşağıdaki sözcüklerin günümüzde hala geçerliliğini
koruduğunu söylemek isterim. Mumcu’nun bir ülkemizin nasıl çökeceğine, rejimin
hangi tehlikeler sonucu değiştirilmeye çalışılacağını anlatan bu sözleri iyi
okumak ve yaşananları, gelişmeleri ona göre takip etmekte fayda var.
Usta kalem hangi sözleri yıllar geçse de geçerliliğini
koruyacak miras gibi unutulmayacak sözleri:
-Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
-Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen
bir suçtur.
-İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları
şeylerden de sorumludurlar.
-Kaplanın sırtında hüküm sürenler, bir gün o kaplana yem
olmaktan kurtulamazlar.
-Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak
olurlar Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.
-Sürekli güçlünün yanında yer almak adamı yalaka, dalkavuk
yapar. Çünkü güç dengeleri sürekli değişir.
-Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde
ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.
-Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgârları ile Türkiye er
geç çağdaş uygarlığa demir atacak.
-Ne zaman uygar olacağız bilir misiniz? Bir katil ya da
kaçakçı ile bir aydın arasındaki farkı anladığımız gün!
-Kemalizm benim yaşam şeklimdir.
-Hangi iktidar din sömürüsüne sığınmışsa, mutlaka
yıkılmıştır.
-Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen
bir suçtur.
-Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler,
beni aşacaklar doğacaktır.
-Milliyetçilik, sömürücülerin değil; Mustafa Kemal
devrimcilerinin bayrağıdır.
-Kimi ölüler bize ne kadar yakın. Yaşayanların birçoğu ne
kadar da ölü.
Şimdi bu sözlerden herkes kendine pay çıkarıp geride kalan
zamanı hatırlayıp, gelecek adına yapılan ve yapılacak olanları iyi
değerlendirmeli. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra kimse ahlayıp vahlanmasın.
Mumcu’nun dediği gibi yalaka ve dalkavuk olmak yerine dik durup dik yürümek
gerek.