Ülkemizde gündem oluşturmak üzerine MHP’ye diyecek yok.
Genel Başkan Devlet Bahçeli HDP’nin kapatılması gerektiğini söyledi… İttifak
ortağından “Parti kapatmak çözüm değil” cevabı geldi. Bu atışma ülkemizde
siyasi partilerin kapanması adına yaşananları yeniden akıllara getirdi.
Ülkemizde Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşundan önce 1950
yılından sonra kurulan Millet Partisi 1954 yılında Ankara Sulh Ceza Mahkemesi
tarafından kapatıldı. Aynı mahkeme 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra iktidardan
uzaklaştırılan Demokrat Parti’nin de kapısına kilit vurulmasına karar vermişti.
1963 yılında kurulan Anayasa Mahkemesi, parti kapatma
davalarının görüldüğü mahkeme oldu. Bu mahkeme, bütün partilerin feshedildiği
12 Eylül 1980 ihtilaline kadar 6 parti hakkında kapatma kararı verdi. Siyasi
partilerin 1983 yılında kurulmasına izin verilmesinin ardından 18 partinin
kapanmasına karar vererek seçimlere girmesine izin vermezken, yüksek mahkeme
aralarında DYP’nin de bulunduğu 16 partinin kapatılması taleplerini reddederek
seçimlere girmesine imkan tanımıştı.
Ne kadar parti kapatırsan o kadar parti kuruluyor. Şunu
hemen belirtmek isterim, ülkemize karşı her türlü ihanet içerisinde olanların
siyaset arenasına çıkarak vatanımıza, milletimize, bayrağımıza ve devletimize
karşı tetik düşürenlere destek olmasının da önüne geçmek gerek.
Bugün baktığımızda Yargıtay’ın resmi internet sitesinde
“Faaliyette Olan Siyasi Partiler” listesine göre son 1 yılda politika sahnesine
23 yeni siyasi partinin dahil olduğunu görmek mümkün.
İttifaklar dönemi, ekonomik kriz, erken seçim söylentileri…
Hareketli siyaset sahnesi, yeni aktörler çıkartırken, yeni hareketlere de alan
açıyor. Yargıtay’ın resmi internet sitesinde “Faaliyette Olan Siyasi Partiler”
listesine göre son 1 yılda 23 yeni siyasi parti kuruldu.
Siyaset sahnesinde 2 Aralık 2019’da Gelecek Partisi ile
başlayan 1 yıllık sürecin son halkası 18 Kasım 2020’de kurulan Devrim Hareketi
oldu. Yargıtay listesinde yaklaşık 4 yıl, 4 aylık bir süreçte, Osmanlı
Partisi’nden önce kurulan 23 parti siyaset sahnesinden çekilmiş.
Başlatılan parti kapatma tartışmalarının sürekli gündeme
gelmemesi adına kuruluşlarına izin verilirken gerekli incelemelerin
yapılmasının önem arz ettiğini söylemek isterim. Düşünce özgürlüğü diyerek
teröristlere destek olanlara siyasal arenada cirit atmasına izin vermemek
gerekir.
ÜNİVERSİTELERİMİZİN
Yazık ülkeme! Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, üniversiteler için “fuhuş evleri” ifadesini
kullandı. İşin içine cumhurbaşkanını da karıştırıp aklı sıra ahkam kesmiş.
Bu tipler üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapmaya
devam ettiği sürece biz çok daha dünyanın en başarılı üniversiteler
sıralamasında kendimize yer bulmak için yırtınırız. Times Higher Education
(THE) adlı dergi dünyanın en iyi 500 üniversitesini sıraladı ne yazık ki
ülkemizden sadece 2 üniversiteyi listeye koydu. Bu tipler olduğu sürece bu
sıralamada ülkemizden fazla üniversite olmasını çok daha bekleriz.
Bu sıralamayı umarım YÖK de dikkate alır ve zırvalayan bu
öğretim üyelerine bunun gerekçelerini sorar. Dünya üniversiteleri,
“Uluslararası ödül ya da madalya kazanmış mezunların sayısının üniversitenin
mezun sayısına oranı. Dünyadaki önemli firmaların CEO pozisyonlarında bulunan
üniversite mezunlarının toplam mezun sayısına oranı. Üniversite öğretim
üyelerinden uluslararası ödül ya da madalya kazanmış olanların sayısı.
Araştırma yazılarının sayfa sayısı toplamı. Önde gelen bilimsel dergilerde
yayımlanan makalelerin sayısı. Yüksek derecede etkili dergilerde yayımlanan
makale sayısı. Üniversite öğretim üyelerinin atıf yapılan makale sayısı” gibi
kriterler üzerinden değerlendiriyor. İşte bunlara kafa yormayı bırakan Sofuoğlu
gibi tiplerin uğraş vereceği alan ise ne hikmetse bel altı alan oluyor.
Üniversitelerde geleceklerini şekillendiren öğrencilerimize bu haksızlığın
yapılması, alın teri döküp kafa patlatan gerçek eğitimcilere karşı yapılan bu
saygısızlığın bedeli olur umarım.