Hatırlarsınız geçtiğimiz günlerde Dünya Basın Özgürlüğü Günü
kutlandı. Kim ne derse desin dünyada basının tam anlamı ile özgür olmadığını
biliyoruz. Özgürlüğün sınırları nelerdir derseniz, şunu hemen söyleyeyim:
Karşılıklı tartışmak kendini ifade etmek, düşünceleri dile getirmekte sıkıntı
yok. Nerede var derseniz hakaret edemez, ağzına geleni söyleyemez, bunun adı
özgürlük olmaz. İşte burada bir kişinin özgürlüğü diğer kişinin özgürlüğünün
başladığı sınıra kadardır derim.
Basının asli görevini sıralamaya gerek yok, bugün tam anlamı
ile o görevi yaptığında başına birçok şeyin geldiğini dünyada ve ülkemizde
gördük. Bu nedenle basın özgürdür söylemi hiçbir zaman karşılığını tam
anlamıyla bulmamıştır.
Gelelim bu özgürlüğün yarattığı şımarıklıklara ve sorumsuzluğa.
Bir ülkenin cumhurbaşkanına idam gibi bir anlayışla atıfta bulunmak, onu
geçmişte yaşanan kötü örnekle eşdeğer göstererek kamuoyuna sunmanın adı basın
özgürlüğü değil be arkadaş!
Basın özgürlüğü var diye ağzına geleni söyleyemezsin,
beğenmiyorsun diye o kişiyi idam sözcüğünü anımsatan paylaşımlarda
bulunamazsın. Bunun adı özgürlük falan filan değildir. Arkadaş 1950
seçimlerinde iktidara gelip sonrasında darbeciler tarafından idam edilen Adnan
Menderes’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kıyaslanması kabul edilir
değildir.
Beyler artık darbe dönemleri geçti, yakın tarihte
darbecilere bu millet öyle bir şamar vurdu ki bir daha toparlanması mümkün
değil. İdam için darbeciliğe soyunanlar bilmeli ki Türk milletinin yumruğu
balyoz gibi tepelerine iner.
Demokrasinin tam anlamıyla işlemesi için mücadele etmek,
eşit vatandaş olmak, özgür olmak için uğraş vermenin yolu seçilmiş bir
cumhurbaşkanına imada bulunmakta bulanların sahip olduğu düşünceyi hangi
düşüncenin ürünü olursa olsun onaylamak mümkün değil.
12 Eylül 1980 darbesini yaşayan bir gazete çalışanı olarak
neler kaybettiğimizi iyi bilen biriyim. Ülkemin ortasından adeta bir tuğlasını
çekip aldılar, sonrasında ise sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda çöküşe,
sayısız fidanlarımızı hücrelere mahkum ettiler. Yetmedi yaşını büyütüp
öldürdüler.
Bunlara özenen hangi düşünce varsa onu lanetliyorum. Cumhurbaşkanını ‘makus ve kaderden kaçış yok’ gibi zırva bir söz ile itham edenin herhalde aklından zoru var. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Yönetimin idaresinden memnun olunmamasına cevap verecek olan tek bir makam vardır, o da millettir. Bu yüce millet sandıkta gerekli cevabı bugüne kadar vermiştir, bundan sonra da verir, yeter ki bu zırva düşünceler ve adamlar gölge etmesin, gerçi ederse etsin vız gelir tırıs gider.