Arkadaş
yangın var yangın. Cayır cayır yanıyor ortalık, mutfaklardan tutunda sokaklara
kadar her alanda ekonomik çıkmazın başlattığı yangın giderek büyüyor. Bitti
kardeşim bitti, deniz bitti kara göründü.
Enflasyon
yüzde 50’yi buldu, döviz kuru yükseldikçe yükseliyor, vatandaş kaybediyor, kadın
cinayetleri aldı başını gidiyor, geçim derdine düşenler minicik evlatlarını
öldürüyor, yahu millet cinnet geçiriyor görmüyor, duymuyor musunuz.
İktidar
başka havadan çalıyor, ekonomi dersi veriyor. Kur bugün çıkar yarın düşer evet
doğru ya vatandaşın ekonomisi ondan ses yok. Milletin alım gücü sıfıra indi
ondan bahseden yok. Simit 3 lira çay iki lira oldu, un ve şekere kota geldi haberiniz var
mı? Gübre fiyatları el yakmaya başladı, zeytinyağı için çekiliş yapılmaya
başlandı, hala ortalık güllük gülistanlık deniliyor, cilalı sözler
kullanılıyor, savaşlardan bahsediliyor, arkadaş dün dediğini unutanlar Allah
aşkına sizler başka dünyada mı yaşıyorsunuz.
Tencere
iktidar değiştirir sözünü hiç unutmam. Sadece Türkiye’de değil dünyada da
geçerli bu söz. Millete üç çocuk tavsiye edildi, bırakın üç çocuğu bir çocuğu
olan karar kara düşünmeye başladı. Okullu olan çocuklarının kitap, defter,
kalem, yardımcı kitap, silgi, çanta, kıyafet derken elde kuruş kalmadı. Hani
öğrenciler ders başı yaptığında kitaplarını masada bulacaktı.
Ah
benim ülkem, vah benim ülkem. Acun Ilıcalı bir yarışma programı yapsa da,
iktidarın ekonomiden memnun olup milletin derdini duymazdan gelenleri toplayıp asgari
ücretle geçinme yarışması düzenlese de izlesek.
Hatırlayın
milleti karneye muhtaç etti diyen iktidar bugün sebze, ekmek, akaryakıt
kuyrukları ile yüzleşti. Çay ve ekmek fiyatını dün dile getirip iktidarı
eleştirenler bugün iktidarda, çay ve ekmeğe yapılan zamlar ile yüzleşti. Çare
derseniz yok.
Salgında
can kaybı almış başını gidiyor, IBAN verilip milletin destek isteyen anlayış
çare üretemiyor, millete saldım çayıra mevlam kayıra muamelesi yapılıyor. Aşı
işi ise tam bir muamma. Neresinden
tutarsanız tutun tel tel dökülüyor.
Vatandaşa
yastık altındaki dövizleri bozduruldu, millet kefen parasını bile harcadı,
ekonomi düzelsin diye. Üç beş müteahhidin ve yandaşların ekonomisi düzeldi
vatandaş elindeki avucundakinden oldu. Üç beş maaş alanların sayıları arttı, ekonomik
çöküş başladı, hoppala durun yeni ekonomi modele geçiyoruz dendi. Allah aşkına biraz insan sevginiz, vicdanınız
varsa aklı ile dalga geçmeyin milletin, çünkü millet cinnet geçiriyor.
CAM
FİLMİ BU YEŞİLÇAM FİLMİ DEĞİL
Bıktı
millet trafikteki uygulamalardan. Öyle yerlerde kontrol için tuzaklar kuruluyor
ki, ‘devlet vatandaşına tuzak kurar mı’ dedirtiyor. Bunlar yetmezmiş gibi
araçlardaki cam filmi ile ilgili uygulamalar ise pes dedirtti artık.
Bir
serbest, bir serbest değil deniliyor olan vatandaşa oluyor. Herkes kafasına
göre bir uygulama yapıyor. Uygulamanın yanı sıra araç sürücülerine yapılan
tavır ve davranışlar ile söylemler ise ayrı bir sorun.
Sürücüye
hakaret eden, aracın camındaki filmi sökmeye kalkışan mı ararsın bir
belirsizlik yaşanıyor. Trafikte görevli polis evlatlarımız içinde sürücülere ve
vatandaşlara karşı tavır ve davranışları nezaket sınırlarını aşmaları ise ayrı
bir üzüntü veriyor.
Arkadaş
bu araç filmi, Yeşilçam filmi değil. Yeşilçam’da filmler mutlu sonla biter,
araç filmlerinde ise mutsuzluk aşılanıyor. Sökülecekse, söktürülmesi konusunda
uyarılar yapılır, yada müeyyide uygulanır, öyle aracın camına saldırıp film
sökülmez. Ülkemizde yaşanan ekonomik çöküşün etkilerini hep birlikte yaşıyoruz,
bu nedenle empati yapmaya daha çok ihtiyacımız var.
FİKİR
KABA KUVVETLE EZİLMEZ
Başbuğ
Alparslan Türkeş Vakfı’na yapılan saldırı tartışılıyor. Bu vesile ile yaşanan
olumsuzluklara merhum Alparslan Türkeş’in unutulmaz sözlerini tekrar gündeme
getirmek isterim;
“Bir
fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı
fikir kaba kuvvetle ezilemez.”
“Millî
kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk
Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep,
ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar
dokuyacağız.”
“Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak
olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir
bayrağın taşıyıcısıdır.”
“Ülkücü
olup da Atatürk’ü sevmeyen kişiler, ülkücülüğün temel anlam ve prensiplerini
kavrayamamış, kendisini ülkücü sanan kanı bozuk insanlardır” dediğini unutmamak
gerek.
BİR
HATIRLATMA
Tarih,
Ekim 1994… MHP’nin 4. Olağan Kurultayı… Kurultayın kapanış konuşmasında MHP
Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Nazım Hikmet’in şu şiirini okudu; “Dört nala
gelip uzak Asya’dan/Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde/Dişler kenetli/Ayaklar çıplak/Ve bir ipekli halıya benzeyen
bu toprak/Bu cehennem, bu cennet bizim” dizelerini okudu.
Neden
okuduğuna ise Türkeş’in cevabı şöyle olur: “Bölücü gruplar Türkiye’nin birliği
ve dirliğini tehdit ediyor. Ben Nâzım’dan İstiklal Savaşı ile ilgili bu şiiri
okuyarak Milli Sol’a mesaj veriyorum, onlarla yakınlaşmaya çalışıyorum. Bu şiir
Milli Sol’a uzattığımız bir zeytin dalıdır. Milli olan bütün değerleri benimsiyoruz.
Nâzım’dan şiir okumamın temel sebebi budur.”
Bu
vesile ile siyaset dünyasının unutulmaz lideri Türkeş’i herkesin yeniden okuyup
iyi anlaması gerek.