SON DAKİKA
SON DAKİKA


Kişiye göre mi takipsizlik kararı veriliyor?
16.10.2020

Çite standart her alanda hayat buluyor. Kişilere göre tavırlar, kararlar ve adımlar atılıyor. O kadar çarpık söylemler dile getiriliyor, toplumun gerilmesine, tepki göstermesine neden olan bunlarla ilgili karar vericiler sanki sıradan bir sorunmuş gibi yaklaşım gösteriyorlar.

Televizyon programına çıkıp, "15 Temmuz kursağımızda kaldı. Vallahi yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür, onu söyleyeyim yani. Biz çok donanımlıyız bu konuda, maddi manevi olarak. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim hala sitede var 3-5. Benim listem hazır açıkçası" diyen Sevda Noyan hakkında mahkeme takipsizlik kararı veriyor.

Gel de buna şaşırma. Sorulmuyor ki, 50 kişiyi nasıl götüreceksin, listende kimler var, ayaklarını denk almazsa ne olur diye? Korku, panik saçan bu sözlerin sahibinin daha Atatürk’e karşı kullandığı saygısız sözlerde de aynı kararlar alındı.

Büyük önder Mustafa Kemal ve silah arkadaşları sayesinde bugün özgürce konuşan Sevda Noyan adlı kişi, 10 kasım günü "Bugün putları kırma günü. Kendimize gelme günü. Bir ölümlü kuldan gel bizi kurtar diyenlere, ibretle bakma günü. Bugün, hep o gün..." diye aşağılık sözleri dile getirmekten imtina etmeyen bir kişi.

FETÖ’nün kanalında elebaşı Fetullah Gülen’e 17-25 Aralık sonrası methiyeler dizen bu kişi hakkında verilen kararlar vicdanları yaraladığını söylemek yanlış olmaz. Düşünebiliyor musun ülkemizin kurucusuna hakaret eden, ölüm listesi hazırlayan kişi hakkında açılan davada kovuşturmaya gerek yok kararı veriliyor.

Diğer taraftan sokak ortasında bir kadını döven kişiye müdahale ederken ölümüne neden olan kişiye hapis cezası kesildi. 12.5 yıl hapis cezası alan Kadir Şeker yine aynı olayla karşılaşsa müdahale ede

Hain örgütün bankasının, televizyonunun önünden geçti diyerek insanların içeri tıkılıp vatandaşa korku salan, hain örgütün liderine övgüler dizen kişi hakkında takipsizlik kararı verilip işlem yapılmıyor. Buna çifte standart denilmez mi?

TARİKATLAR BAKANLIK VE BELEDİYELERDE

Ülkemizin en büyük sorunlarından biride tarikat ve cemaatler. FETÖ’nün boşalttığı alanları başka tarikat yada cemaatlerin doldurduğu yönünde dile getirilen düşünceler hiç dikkate alınmıyor. Daha dün Sağlık Bakanlığı mensubu bir doktorun saygısız söylemlerine şahit olduk, aynı kişinin görevinden uzaklaştırıldığını söylediler, ancak gerçek öyle değil, bu kişinin doktorluk yapmaya devam ettiğini öğrendik.

Bu doktorun tarikat mensubu olduğu da ortaya çıktı ama sözleşmesi feshedildi hakkında devlet büyüklerine hakaretten dava açıldı, yakında onunla ilgilide takipsizlik kararı verilirse şaşırmayın.

İktidar partisine yakın olan Abdurrahman Dilipak tarikatlar konusunda çarpıcı sözler paylaştı, bakanlıkların ve bazı belediyelerin tarikat mensupları ile dolduğuna dikkat çekerek Diyanet İşleri Başkanlığını göreve çağırdı.

Dilimizde tüy bitti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın elinde bulundurduğu görevi tarikat ve cemaatlerin çalmasına izin vermemeli demekten. Manevi anlamda vatandaşın bilgileneceği, bilmediğini öğreneceği tek adresin Diyanet olduğunu söylemekten biz yorulduk, ancak bu kurum duymamaya devam etti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarikat ve cemaatlere ihtiyacı olmadığını kime sorsan söyler. Dinim adına söylemde bulunacak tek adres Diyanet İşleri Başkanlığı olmalı. Artık bu kurum silkinip kendisine gelip siyasetin boyunduruğundan kendisini kurtarıp asli görevini yapmalı.

Yüce Rabbime, Peygamberime inanan Müslüman’ın tek rehberi Kur’an’dır. O veya buna mensup kişilerin rehberliğine ihtiyacı yoktur, yeter ki Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş amacına uygun üstlendiği tarihi sorumluluğu yerine getirsin, yoksa tarikat ve cemaatlerin ülkemizin ve milletimizin geleceğini karartmasının yanı sıra güven duyulan Diyanet’in bile yerinde yeller eseceğini herkesin bilmesinde fayda var.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap