Seçim yapıldı, oy sayımına itiraz üstüne itiraz geliyor.
Bütün gözler İstanbul’a çevrilmiş durumda. Ekrem İmamoğlu’nun seçimi
kazanmasının ardından yaptığı söylemlere AK Parti ve MHP laf yetiştirme
yarışına girdi. Öyle bir eda ile söylemlerde bulunuyorlar ki adeta İstanbul’u
Ekrem İmamoğlu’na yedirmeyeceğiz havası estiriyorlar.
Burada bir şeyi hatırlatmak isterim, kendi başarısızlığını
tartışmak, 'Biz nerede yanlış yaptık' demek ve Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi
gönüllere neden giremediklerini araştırmak yerine İstanbul ile yatıp
kalkıyorlar. İstanbul ile bu kadar ilgilenilmesi aklıma 'Acaba bu işin
arkasında farklı bir şeyler mi var' sorusunu getirmiyor değil.
'Ekonomisi ile ülkemizin en büyük kenti olan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nde ortaya çıkmaması gereken işler mi var?' diye de
düşünüyorum.
AK Parti kurucusu, eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın
‘Ketenpereye getirip İstanbul’u almak istiyorlar’ söylemi çok önemli. Yakış’ın
‘İstanbul’un bırakılmamasının hem usulsüzlüklerin ortaya çıkmasından hem de
kaynakların kesilmesinden duyulan endişe’ olarak yorumu ise konunun
ehemmiyetini bir kez daha arttırmakta.
Yakış’ın söylemleri bunlarla da bitmiyor. İstanbul’u CHP
alırsa AK Parti’nin kurallara aykırı harcama yapıp yapmadığının da ortaya
çıkacağına dikkat çekiyor. Yakış’ın yandaş şirketlerin musluklarının kesileceği
nedeniyle AK Parti’nin büyük kavga kopardığını söylemesi ise olaya farklı boyut
getirmekte.
İstanbul’daki seçim kavgasının ardında yatan gerçekler
bunlar.
Ülkemizde yandaş şirketlerin en fazla gelir elde ettiği
belediyeler olduğunu hepimiz biliyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin el
değiştirmesi halinde ortaya çıkacak tablonun vahameti ve yandaşların nasıl
palazlandığının ayyuka çıkması ülkemizde bir değişimin de habercisi olacaktır.
İstanbul’u takip etmek, yaşananları anbean izlemek herkesin
görevi olmalı. Bu nedenle İstanbul’un ketenpereye kurban gitmesine seyirci
kalmamak gerek.
(Ketenpere: Hile, oyun, kumpas, dolandırıcılık, tuzak)