Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün
kuruluşunun altında imzası bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yönetim
koltuklarında oturanların zaman zaman dile getirdikleri çirkin ifadelerle
karşılaşıyoruz.
El ele horon oynamayı sakıncalı gören bu kurumun başkan
yardımcısı eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Karadayı’nın hayatını kaybetmesinin
ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım pes dedirtti.
Ey mevta diye başladığı sözlerini “Ne kadar büyüktü dindara
kinin. Hacıya, hocaya uzardı dilin. Konuşsana mevtâ, bitti mi pilin? Oksijen
tüpleri yok tabutların, söyle de bir nefes versin putların” dizelerinin
bulunduğu şiirle bitirmiş.
Ölüye saygıyı bile unutup ebediyete göçen bir kişinin
ardından Diyanetin yöneticisinin bu tip söylemlerde bulunmasının kabul edilir
ve onaylanır tarafı yok. Ne oldu, o kişinin ardından sayısız insanı da günaha
sokacak sözler kullanmasına neden oldun. şimdi sen, doğru, dürüst bir Diyanet
yöneticisi mi oldun? Benim itirazım Diyanetin yönetici koltuğunda oturan bir
kişinin eylem ve söylemlerine olduğu da biline.
Sormak gerek bu kişiye o mevta oldu, sen onun arkasından
yaptığın bu paylaşımla ne oldun? sana Atatürk’ün dinimiz ile ilgili söylediği
aşağıdaki sözleri armağan ediyorum. Bak başkan yardımcısı Atatürk ne diyor;
“İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan
beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve
yükseltmek elzem olduğu hakikatini müşahade ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan
inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken olan ve her türlü menfaat
ve ihtirasların tecellisine sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün
hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak, milletin, dünya ve ahiret
saadetinin emrettiği bir zarurettir.”
Ebediyete göçen insanların hesap vereceği makam Yüce Rabbimin katıdır. Elinize geçirdiğiniz makamlar insanlar arasında nefret tohumu ekme, yaşamını yitirenlerin arkasından konuşma yeri değil, aksine milletimize sahip olduğumuz dini doğru anlatmaktır. Düşün milletin ve dinimin yakasından artık!