Bu sevda son süreçte pasifize edilmeye, ötekileştirilmeye, ezeli başarıları ‘hiç’ edilmeye çalışılıyor.

Nitekim bu durum 2010-2011 sezonunda anasının ak sütü gibi helal şampiyonluğunun şikeyle elinden alınmasıyla ayyuka çıkmıştı.

Geçen sezon şampiyonluğu yine çalınan, bu sezon ise hakem oyunları ile sahada puanları gasbedilen Trabzonspor her platformda güç kaybı yaşadı. Düşünün, milyonların özümsediği bu kulübün başkanı Futbol Federasyonu başkanı ile telefonda bile görüşemiyor, federasyon binasında bir araya gelemiyor. Trabzonspor’a madik atmak için adeta sıraya girmişler. Bakıyorum da gündem arasında Trabzonspor başkanının uğradığı bu hakaret kaynatılıp gidiyor. Vefakar cefakar taraftarlarımız yüksek sesle tepkilerini dile getiriyorlar. Hadi beyler, Trabzonspor başkanına bu davranışı reva gören federasyon başkanını istifa ettirin ya da değiştirin.

Sizlere bir hatırlatma yapayım, tarih hiçbir zaman yalan söylemez. Bakanlığı döneminde fedarasyonu özerk bir yapıya kavuşturan Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın başkanlık dönemini bir hatırlayın. Bir gecede görevden el çektirilen Merkez Hakem Komitesi mi ararsınız, hizaya geçen federasyon, düdüğünü asan hakem mi ararsınız... Sahtekar Otto Bariç’in artistliği nedeniyle tatil edilen Fenerbahçe maçı sonrası Trabzonspor’un hükmen mağlup ilan edileceğini bekleyenlere hayal kırıklığı yaşatarak rakibini hükmen mağlup ettirip kupalardan men ettirilmesine kadar yaşananları hatırlayın.

Lafla peynir gemisi yürümüyor. Öyle fal açar gibi başkaları ile mukayese edilemeyecek kadar icraatların altına imza atan Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz’ın başkanlığı döneminde yumruk masaya nasıl vurulurmuş, gasbedilen haklar nasıl geri alınırmış, laf değil her alanda güçlü bir Trabzonspor’un nasıl oluşturulduğu o tarih sayfalarında yer almakta.

Okuyun beyler okuyun!

Çünkü Yılmaz laf değil icraat yapardı. Tesisleşmeden tutun da havuz gelirlerine, spor yasasından tutun da taraftarlara kadar her alanda ağırlığını hissettiren Onursal Başkan Yılmaz’ın sıkıysa telefonuna federasyon başkanı çıkmasın ya da hakem komitesi istifa etmesin, düdük asılacak dediğinde o düdük asılmasın. Başkanlığı döneminde sahada, masada ve kasada güçlü bir Trabzonspor vardı.

Bugünkü fotoğrafa bakıldığında Mehmet Ali Yılmaz mumla aranır oldu. Bireysel egolar, kişisel çıkarlar, küçük olsun benim olsun anlayışının yanı sıra vefasızlar ordusunun yarattığı gerçekle şu anda yüzleşiliyor. Evet beyler, 2000 kongresi sonrası Yılmaz’ın kazandırdığı tesislerde mangal partisi yapıp kongre kazandık diye nara atanlar nerede, onlar şöyle bir beri gelsin. Ne oldu, böldünüz, parçaladınız ve bunu fırsata çevirip kendisini tatmin edenler şu anda ortalıkta yok.

Her şey iyi iken ortalıkta boy gösterenlerden ses çıkmıyor. Hani siz size yeterdiniz, neredesiniz Yılmaz’a karşı kapı arkasında kağıttan aslanlık yapanlar?

20 yılda nereden nereye gelindi gördünüz mü, duydunuz mu 2000 yılındaki kongrenin laf tacirleri? Sevdamızı ne hale getirdiniz! Sahada alın teri çalınan, masada hakları gasbedilen, kasası tamtakır hale getirdiniz sevdamızı.
Yumruğu masaya vurduğunda herkesin titrediği bir başkanlık döneminden, telefonuna bile çıkılmayan bir başkanlık dönemine geldik. Birilerinin şampiyonluk dediğini duyuyorum, şampiyon olamadık ama meydanı da kimseye bırakmadık o dönemlerde.

Kapısını çalmaktan imtina ettiğiniz, fikirlerini paylaşmaktan kaçtığınız Mehmet Ali Yılmaz’ın yaptıklarını, bugün yaşanan haksızlıklara karşı nasıl mücadele edileceğini öğrenme adına açın tarih sayfalarını okuyun.   Yılmaz’a karşı her türlü kapı arkasında oynadığınız oyunlar sonrası bakın Trabzonspor ne hale geldi. Gırtlağa kadar borç, hakları elinden alınan, başkanına ikinci sınıf muamele edilen bir konuma geldik. Son söz, Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz’ın karşısındaki kefeye birini koyarken, sahada, masada, kasada ve tesisleşmede güçlü bir Trabzonspor yaratanı bulun, tabii varsa!