SON DAKİKA
SON DAKİKA


Emniyet Amirlerinin beklentileri
9.11.2020
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde askerliğini yapan amirlerin mağduriyetinin uzanacak bir el ile düzeleceğine inanıyorum. Bu konuda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun göz bebeği gibi gördüğü yol arkadaşı olan emniyet mensuplarının bu mağduriyetinin giderilmesinde en önemli rolü oynayacağını söylemek isterim.

Emniyet Teşkilatına katılmadan önce askerlik hizmetini yaptıktan sonra amir olarak mesleğe katılanların sivil hayatında iken yapmış oldukları askerlikteki süreler amirlikteki zorunlu bekleme sürelerinden sayılmaktadır.
Ancak; askerlik hizmetini yaptıktan sonra polis memuru olarak mesleğe katılan veya polis memuru olarak görev yaparken askerlik hizmetini yaptıktan sonra  2005 yılından sonra amir olan üç bin civarı amirin askerlik yaptığı süreler amirlikteki zorunlu bekleme sürelerinden sayılmamaktadır. 
Bu mağduriyetin ortadan kalkması için herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir. Bu evlatlarımızın beklentisine cevap vermek gerekir. Bugüne kadar emniyet mensupları için sayısız olumlu işlerin altına imza atıldı, bu beklentide bunlardan biri olmasında fayda var.

Bu evlatlarımız tarafından Askerlik yaptıktan sonra polis memuru olarak mesleğe katılan veya polis memuru iken askerlik hizmetini ifa edip sonrasında amir olan polis amirlerinin askerlik hizmet sürelerinin de amir olduktan sonra amirlikteki bekleme sürelerinden sayılarak, geriye dönük olarak eşitsizliğin giderilmesi talep edilmektedir.

ETK’da 24/12/2019 tarihinde yapılan düzenlemenin yürürlük tarihinin 2015 olarak düzeltilerek, 2015 yılında LİSANS mezunu olan amirlerin 2015 yılı itibariyle (A) grubu amir statüsüne alınarak fazladan çalışmış oldukları bir ya da iki yıllık geçmiş kıdemlerinin verilmesi, Adalete, Eşitliğe, Liyakata ve Hiyerarşiye uygun olacak, amirlerin ve ailelerinin mağduriyeti çözülmesi mümkün.
Umarım bu evlatlarımızın seslerine kulak tıkanmaz, onlar için ne yapsak azdır. Canlarını ülkesi, milleti, bayrağı, vatanı için gözünü kırpmadan feda eden bu yiğitlerimizin gelin bu talebine kulak verin.

DEPREMİN YAŞATTIKLARI

Ülke olarak İzmir’de yaşanan deprem ile acıları yaşadık. Enkaz altından çıkarılan canlarımızla sevindik, hayatını kaybedenler için üzüldük. O depremden sağ kurtulan 3 yaşındaki Ayda’yı hatırlıyorsunuz değil mi?
Hastanede tedavi altında idi, sağlığına kavuşup taburcu oldu. Minik kızımızın kurtuluş fotoğrafını hatırlayın, canla başla çalışan kurtarma ekiplerinin ellerinde hayata yeniden ‘merhaba’ derken Ayda’nın yanında onlarca kişi vardı.
Taburcu olduğu gün ise kimler vardı dersiniz, sadece babası. Ayda babasının kucağında üzeri bir ceket ile örtülerek hastaneden ayrıldı ve bir otomobile bindirildi. Otomobile bebekleri ve eşyaları da koyulan Ayda Gezgin bir yakınının evine götürüldü.

Ayda üzerinden o kadar çok konuşan oldu ki. Hepsi geride kaldı, unutuldu. Ya sonra Ayda babasının kucağında evinin yolunu tutarken konuşanlardan kimse ortalıkta yoktu. Hal böyle olunca da, “Kameralar önünde Ayda’yı 150 kişi taşımıştı, şimdi sadece babası.” Yorumu yapılır elbette. 
Çok çabuk unutuyoruz yaşananları bakın deprem ile ilgili kopan fırtına yerini sessizliğe bıraktı, haber sayısı düştü. Bir hafta on gün sonra kimse İzmir depremini konuşmayacak. Neden çok çabuk unutuyoruz? Şu da unutulmasın, unutanlar da bir gün unutulmaya mahkum olurlar.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap