SON DAKİKA
SON DAKİKA


Dünya lideri olmak
18.09.2021

Arada geride kalan zamanda yolculuk etmek, yaşananları hatırlamakta fayda var. Hele hele arkada bırakılanlar gelecek adına önemliyse. Bir tarafta millet ve ülke olma adına verilen şanlı mücadele, diğer tarafta bu mücadeleyi verenlere karşı yapılan ihanetler. İşte bu nedenle geride kalan zamanda bir yolculuk önemli. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in dünya lideri olduğunu sadece biz söylemiyoruz, gidin bakın Şili, Venezüella, Meksika, Küba, Avustralya, Romanya, ABD, Japonya, Türkmenistan, Kazakistan, Macaristan ve Kırgızistan’a meydanlarda Atatürk’ün heykellerini görürsünüz. İşte bu nedenle dünya lideridir Atatürk. Ancak gelin görün ki içimizdeki Türk oğlu Türk olmaktan uzak, Kurtuluş Savaşı’nda silah arkadaşları ile birlikte denize döktüğü Yunan için, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyecek kadar ona düşmanlık besleyen Fesli Kadir gibileri ziyaret edip boy boy fotoğraf çektirenleri unutmamak gerek. Halbuki bu Fesli Kadir Uşşaki Tarikatı lideri tecavüzcü Fatih Nurullah ile yan yana törenlere katılmaktan geri durmamıştı. Büyük Önder’in kurduğu cumhuriyette öyle bir anlayış türedi ki cumhuriyet okullarının bazılarında sınıflar paravanla ikiye bölünerek ya da kızlara ayrı sınıf açılarak çarşaflı ve peçeli şekilde ders görmeleri sağlandığı iddiaları gün ışığına çıktı. TBMM’de Ensar Vakfı’nda yaşanan 45 öğrenciye tecavüz edildiği yönündeki olayların ve haberlerinin soruşturulmasının reddedildiğinde bakanların girdiği tebrik kuyruğunu ve tarikat liderlerinin dizinin dibinde oturulduğu günleri unutmak mümkün mü?

TÜRKİYEDEKİ TARİKATLARI BİZ KURDUK

İsrail’deki hahambaşının, “Türkiye’deki 72 tarikatı biz kurduk” sözleri doğrultusunda Winston Churchill’in, “Türkileri savaşarak, asker ve silah kullanarak asla yenemezsiniz. Türkleri sadece din adamlarını ele geçirip onları kullanın. Onlar devleti yıkar” sözlerini hatırlamakta fayda var.

CEMAATLERİN ELİNDE 1 MİLYON ÇOCUK

Türkiye’de 1 milyon çocuğun tarikatın elinde olduğunu hatırlamak gerek. Cumhuriyet okullarında kız öğrencilerin sınıflarda çarşaflı olarak eğitim görmeye başladığını hatırlayın. Bu konuda Esergül Balcı’nın dile getirdiği şu ifadeleri hatırlayalım…

YOKSUL AİLELERDEN

Yaptığımız araştırmaya göre, Türkiye’de bir milyon civarında çocuğun tarikatların elinde olduğu sonucuna ulaştık. Çoğunluğu yoksul ailelerden geliyor. Çaresizler. Özellikle büyük şehirlerin varoşlarında yaşayan, kırsaldan gelen, dinsel ve geleneksel değerlerle çocuklarını koruyabileceğini zanneden ailelerin çocukları.

ÖNCELİK EKONOMİ

Öncelik ekonomi. Kalabalık ailesinin karnını zar zor doyuran ebeveynler çocuklarını tarikata verince, bir boğaz eksiltmiş oluyor. Sonra “Oğlum-kızım büyükşehirde kapılıp gider, kötü yola düşer, dininde imanında büyüsün” diye düşünenler var. Bir de geldikleri çevredeki hemşehrilerinin yönlendirmesi söz konusu. Bu insanlar kentte tutunamamanın ezikliğini ve ekonomik yetersizliklerinin sıkıntısını “hiç değilse çocuğumuz parasız eğitiliyor” düşüncesiyle azaltmaktadırlar. Bu durum bir yerde “çaresizliğin çaresi” halini almıştır.

ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM

Sonuçta çocuğunun karnını doyuran, yatacak yer veren bir organizasyondan söz ediyoruz. Ailenin başka bir seçeneği yok. Devlet 24 Ocak Kararları sonrasında küreselleşme ve özelleştirme kapsamında, kademe kademe sosyal hayattan ve eğitimden çekilmiş, yoksul ailelere başka çare bırakmamış.

ALDIKLARI EĞİTİM

Eğitimlerin çoğu Arapça ve Kürtçe. Tavizsiz bir itaat ve metafizik bir hayal âlemiyle soslanmış eğitim veriliyor. Hiçbir bilimsel ve rasyonel öğenin bu eğitimde yeri yok. Hiçbir şey sorgulanamaz. Peygamberlere özgü mucizeleri olduğunu iddia ediyorlar. Sohbetlerde çocuklara anlatılan ya da izlettirilen propagandalarla bu durum perçinleniyor. Dinimiz gerçekleri ile ilgisiz bir eğitim.

SIKIŞINCA ATATÜRK’E SARILMAK

Büyük mücadeleler sonucu kurulan Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında bir çok badire ile karşılaşıyoruz. Türk milleti bunların üstesinden her zaman gelmiştir, tarih boyunca da gelmeye devam edecektir. Bugün Atatürk’ün devrimlerini ve gösterdiği hedefleri bir bütün olarak ele alıp çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak için çok ama çok çalışmak gerekirken, sıkışınca Atatürk’ün milliyetçiliğini alıp diğer yönlerini görmezden gelme yoluna sapmamak gerek. Ya da onun din ile devlet işlerini birbirinden ayıran laiklik anlayışını yok sayıp farklı mecralara ülkemizi sürükleme yoluna sapılmaması gerektiğinin altını çizmek isterim. Değişime, gelişime, ilime, bilimi, sanata, spora kısaca her alanda Atatürk’ün eylem ve söylemlerini çarpıtmadan ve amacından saptırmadan hayat bulmasını sağlamak adına herkesin katkı koymak sorumluluğu vardır.

BİR ECEVİT ANISI

Merhum başbakan, Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit ile ilgili aşçısının anlattığı bir anı bugün siyaset yapanların yaşadığı cafcaflı hayatı karşılaştırma, milletin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazın yüksek sesle dile getirildiği günümüzde büyük anlam taşıdığına inandığım için paylaşmakta yarar gördüm. Zamanın Başbakanı Bülent Ecevit ile ilgili aşçısının anlattığı, “Bülent Ecevit başbakanlık konutuna taşındığında beni çağırıp, ‘Evladım, burası benim evim ve devlet bana maaş veriyor. Bütün yediğimiz içtiğimizin parasını benden alacaksın. Sakın ola, devletin tek zeytin tanesi boğazımdan gezmesin. Ben de çok dikkat edeceğim ama, sizden bu konuda çok hassas olmanızı rica ediyorum’ demişti. Bir gün kahvaltı yapılacak ve peynir yok. Her nasılsa ihmal etmişiz. Gittim bizzat kendisinden peynir almak için para istedim. Bütün ceplerini karıştırdı para çıkmadı. Rahşan Hanım bir tasın içinde, o zaman ikibuçuk lire vardı, buldu verdi. Gözyaşlarıma engel olamamıştım” anısını okuyarak yukarıdaki gelişmeler ile birlikte değerlendirip nereden nereye gelindiğinin mukayesesini yapın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap