Oldum olası taşımalı eğitimin
faydasının olmayacağını hep söylemişimdir. Köy okullarını kapatarak,
öğrencileri kilometrelerce yol yürütmeye, yada minibüslerle üst üste
kilometrelerce uzaktaki okula taşımanın faydası olmayacağını salgın ile
birlikte şimdilerde görmeye başladık.
Köylerimizin en önemli
özelliği kalkınmada ve tarımda baş aktör olmaları idi. Köy öğretmenlerinin
vatandaşlarla yaşamın her alanında gelişmeyi, öğrenmeyi ve kalkınmayı
sağlarken, taşımalı eğitimin sayesinde köylerde kapısı açık hane sayısı
azalmaya devam ediyor.
Taşımalı eğitimin getirdiği
külfet ise ayrı bir konu. 17 bin köy okulunu açmayıp taşımalı eğitime 9 milyar
750 milyon lira ödeme yapılacak. Burada sormak gerek köylerimizin en bilge
insanı olan öğretmenlerimizin köylerden neden uzak tutuyoruz. Vatandaş
bilgilenmesin diye mi acaba? Öğretmenlerin yerini kimler alıyor bir bakmak
gerek.
Bu taşımalı eğitimin fayda
getirmediğini Abbas Güçlü ocak ayında dile getirmiş köy okullarının açılması
çağrısını yapmıştı ama duyan olmadı. Güçlü’nün o tarihte dile getirdiği, “Dünya, Bilişim Çağı’nı, Dijital Çağ’ı, Yapay Zekâ Çağı’nı
konuşurken biz hâlâ okuma-yazma sorununu çözemedik. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarttık ama
çocukları okulda tutamıyoruz. En önemlisi de kırsaldaki çocuklarımızı adeta unuttuk. Taşımalı eğitim diye ucube bir sistem
yarattık, kime ne faydası var belli değil!
Cumhuriyet’in en zor dönemlerinde,
Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar okullar açıp, öğretmenler gönderdik ama
şimdi paraya para demediğimiz, israfın diz boyu olduğu bir dönemde, sadece köy
okullarımızı değil köylerimizi de yok ettik!..
Cumhuriyet’in ilk yıllarında
nüfusumuzun çok önemli bir bölümü kırsalda yani köylerde yaşıyordu. Oran
azaldıkça azaldı ve buna hep birlikte sevindik. Ta ki domates, soğan, kuru
fasulye, kırmızıbiber, mısır ithal edinceye kadar...
Köylümüzü, çiftçimizi, önce şehirlere
özendirdik, ardından da bin bir zorlukla açtığımız köy okullarını 28 Şubat
sürecinde bir gecede kapattık. Sonra da binlerce köyü şehirlere bağlayıp,
mahalle yaptık. Okulsuz köyler şehirlere olan göçü daha da hızlandırdı. Son
birkaç yıldır, ağır faturalar nedeniyle, taşımalı eğitimde teklemeler başladı.
Yani köy çocukları kaderleriyle baş başa kaldılar. Pek çoğu heba olup gidiyor.
Oysa, en büyük hazinemiz onlardı!
Rahmetli Demirel, “Köy okulları
olmasaydı, bir çobandım” derdi! Eğitimle nereden nereye geldi!.
Taşımalı eğitimden vazgeçip hep
birlikte katkı koyarak köy okullarımızı açıp çocuklarımızın9 zaman kaybetmesini
önliyip sağlıklı eğitim almalarına fırsat verelim.
BUGÜN OBAMA SEÇİLMİŞTİ
Amerika çalkalanıyor, kaos
sürüyor, Oval Ofis’te kimin oturacağı hala belli değil. Bu ülkede 2012 yılında
bugün Obama ikinci kez koltuğa oturmuştu. Sona yaklaşılırken gözlerden kaçan
bir ayrıntıyı görmezden gelmemek gerek.
Bugüne kadar çeşitli
ülkelerin başına çorap ören ABD şimdi başkanlık seçimi ile doğan kaostan nasıl
kurtulacağını dünya meraklı gözlerle bekler oldu. Donald Trump mahkeme
kapılarına dayandı, silahlı yandaşları sokaklara indi, Biden’e ek koruma tahsis
edildi.
Salgın ile önce dalga geçen
Trump sonra maske taktı, seçimin galibi olarak kendini ilan etti sonrasında
mahkeme kapılarına düştü. Ülkesindeki sınıfsal ayrımcılığa sessiz kalıp
cinayetlerin işlenmesini seyretti, dış dünya ile ilişkileri bir varmış bir
yokmuş diyerek önce dost dediklerini sonra yolda buldukları ile değişen
anlayışın ürünü Trump herkesin bildiği gibi önce Amerika sloganı ile başa geldi
sonra Amerika’nın canını okudu. Eyaletler ülkesi ABD’den önümüzdeki zaman
diliminde bölünerek farklı ülkelere dönüşürse kimse şaşırmasın.