Berat Albayrak’ın istifasının ardından öyle şeyler okuduk ki
şaşırmamak elde değil. Bir duruş sergiledi Albayrak ve istifa etti, kararının
arkasında durdu, Cumhurbaşkanı’nın elini güçlendiren bir adım attı. Ağzını açan
‘Damat bakan’ diyerek Berat Albayrak’ı diline dolayıp siyaset yaptı, kapı
arkasında kulis attı. İstifanın arkasının doldurulması için öyle malzemeler
üretildi ki yazılmayan senaryo kalmadı.
Baba Sadık Albayrak özü sözü doğru bir adam olarak bu istifa ile
ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan dostluğunun mezara kadar
süreceğini söyledi, yine spekülasyonlar devam etti. Sanırım Berat Albayrak
konuşana kadar da bu senaryolar yazılmaya devam edecek.
Baba Sadık Albayrak yıllardır bir fikir adamı olarak
düşündüklerini, bildiklerini toplumla paylaşan biri olarak bu konuda da yaşanan
gelişmelere yorum yapma gereği duydu.
İstifa sonrası yaşanan gelişmelere baba Albayrak, "Siyaset
büyük bir yarış. Koşan bir lider var... Onun ayağına takılan çakıl taşları
varsa, temizlemek gerek. Liderin önüne çıkan çukur varsa doldurmak lazım.
Önemli olan aynı amaca hizmet... Yerli... Milli... Birlik beraberlik...
Türkiye'nin buna ihtiyacı var" dedi.
Şimdi bu ifadeler alınıp yarın abuk sabuk çeşitli senaryolar
yazılırsa kimse şaşırmasın. Sadık Albayrak sözleri ve yazdıkları ile takdir
edilen, eli kalem tutan bir meslek büyüğümüz olarak nerede ne konuşulacağını
bilen ve dile getirdiği sözleri tartarak konuşan biridir.
Baba Albayrak, "Aile içi görüş ayrılığı var"
iddialarına ise, "Spekülasyon çok... Herkes kafasına göre bir şey
söylüyor. Her duyduğuna inanma. Efendim aile içi görüş ayrılığı falan... Yok
böyle bir ayrılık. İhtilaf, kırgınlık, öfke, alınganlık... Hayır... Olamaz da.
Önemli olan tek gerçek var: Ülkeye hizmet. İstifa... Kendi tercihi... İstifanın
arkasında duygusallık olmaz" sözleri ile nokta koydu. Şunu da söyleyeyim,
baba Albayrak inandığı değerlerin yanında olur, arkasından yürümez.
KİM DOĞRU SÖYLÜYOR?
Ülkemizde koronavirüs salgını hortladı hortlayalı sayısız
vatandaşımızı kaybettik. Önlemler adına o kadar çok gel-git yaşandı ki hala
tedbirleri tartışıyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor, rakamlarla oynanıyor,
resmi açıklamalarla belediyelerin yaptığı açıklamalar birbirini tutmuyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise, önceki gün, “Bugün tespit edilen 3.223 yeni hastamız
var. Kayıplarımız günlük 100'e yakın. Sağlık çalışanlarımızın gücünün de sağlık
altyapılarının da kapasitesinin bir sınırı var. Tedbirlere uyarak mücadeleye
güç verin” açıklamasını yaptı.
Ülkemiz genelinde yaşamını yitiren vatandaşlarımızın
sayısını bakanın açıklamasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Mezarlıklar Müdürlüğünce “İstanbul’da
bugün bulaşıcı hastalık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 132 oldu”
açıklaması yapıldı.
Şimdi
millet kime inanacak?
Gerçekler milletten mi saklanıyor, kim doğru konuşuyor diye
herkes birbirine sormaya başladı. Bu açıklamalar şunu gösteriyor ki salgınla
mücadelede birlik yok. Hala iktidar, muhalefet ayrışması yaşanıyorsa vay geldi
milletin başına!
Millet olarak lütfen önlemlere gerekli hassasiyeti gösterelim.
Sağlık ordumuz verdiği mücadelede canları pahasına hizmete devam ediyor.
Sorumluluk sahibi herkes üzerine düşeni yerine getirmeli. Hiç kimsenin bir
başkasını canını tehlikeye atmaya hakkı yoktur.
Eğer biraz vicdan sahibi iseniz salgınla mücadelede gerekli
hassasiyeti gösterip virüsün yayılmasına ve canlarımızın yaşamlarını
kaybetmesine engel olursunuz. Millet olarak her türlü zorluğun üstesinden
bugüne kadar geldik, bu salgının üstesinden gelmek için de mücadeleye hep
birlikte devam etmemiz şart, tabii ki vicdan sahibi iseniz.