Kandırmayın milleti ya da aklı ile dalga geçmeyin. Konuşulanları anlamından çıkarıp cımbızla seçilen sözlerle kişileri toplumun önüne atma alışkanlığından vazgeçilmeli. Zaman zaman eleştirdiğimiz Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 10 ay önce depremle ilgili yaptığı konuşmanın içerisinde bir cümleyi alıp saldırmak hiç de şık olmadı. 

Erbaş’ın sözlerini çarpıtarak bir yerlere varılamayacağını en iyi bilmesi gerekenlerden biri olan CHP’li avukatın bu tip yaklaşımlarından prim kazanılmayacağını söylemek isterim. Bu tip yaklaşımlar hem siyasete olan güveni hem de vatandaş nezdinde saygınlığı yitirilmesine neden olduğunu herkesin bilmesini isterim. Bunun adı siyaset değil olsa olsa provokasyon olur. 

Bu arada deprem nedeniyle yaşadığımız acıları da farklı alana kaydırıp ağız ishali olmuş gibi laf edenleri de ahkam kesenleri de unutmamak gerek. Bu adamların millete ahlak dersi vermeye kalkışması da cevapsız kalmamalı. Bu kadar riyakarlığa gerek yok. Hep dedim, Diyanet İşleri Başkanlığı bu soytarılara meydanı bırakmamalı.

Şunu hemen söyleyeyim, yaşadığımız her felakette ortaya öyle isimler çıkıyor ki, konunun kenarından tutmuş isimler ahkam kesmeye başlıyor. Deprem ile ilgili de konuşanların sayısı bir anda çoğaldı.

Yaşadığımız salgında olduğu gibi her kafadan bir ses çıkmaya başladı, milletin kafası allak bullak oldu. Bakıyorum da yüreklerimizi yakan deprem ile ilgili de aynı manzara yaşanıyor. Milletin, gerekirse iş başında olan iradenin bilgilenmesine katkı koyacak bilim adamlarını konuşturmak gerek.

Depremi bilen, söyleyen, hissedenlerin uyarıları ne kadar ciddiye alındı bir de ona bakmak gerek. Bu işin başka yolu yok, bugünden itibaren ciddi anlamda deprem kuşağında olan ülkemizde nerede risk var ise o riskin kalkması için adım atılmalı. 

Bir de depremi kader olarak yorumlayanlara sözüm var. Kardeşim, betondan, demirden çalınıyor, fazla kata izin veriliyor, fay hattına yerleşim alanı kuruluyor sonrasında felaket geliyor çıkıp kader deniliyor. Yüce Rabbim akıl vermiş, o aklı insanlık için kullan diye çürük bina yapman için vermedi. Artık şunu öğrenelim, deprem değil, çürük ve akılsızca yapılan binalar öldürür. Kader diyerek bu acıların yaşanmasına sebep olanların suçlarını hafifletemezsiniz.  

Ülkemizde hayvanlara karşı yapılan iğrenç hareketleri hep birlikte izliyoruz, duyuyoruz ve görüyoruz. Bu anlamda yaptırımın gerekli olduğunun defalarca dile getirilmesine rağmen işi savsaklayan ya da duymazdan gelen bir kitle olduğunu biliyoruz. Bakın bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği ‘Hayvan hakları yasası’ talimatı askıda kaldı. AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında bu konu tekrar gündeme geliyor yasanın hazır olduğu ancak Meclis’e götürülmediği öğrenildi. Umarım bu adımın atılmasından imtina edilmez. İhmal edilen bu yasanın gerekli olduğunu İzmir depreminde bir köpeğin can kurtarmasında bir kez daha gördüğümüzü hatırlatmak isterim.