Ülkemizde geride kalan zaman
diliminde o kadar çok olay yaşandı ki. Gözyaşları sel oldu. Pırıl pırıl
kardeşlerimiz sağ-sol kavgasında hayatını kaybetti. Sayısız eve ateş düştü.
Sonuçta kazanan olmadı, millet olarak yaşadığımız o kavgalar nedeniyle çok acılar
yaşadık.
12 Eylül 1980 öncesinde
düşünen, okuyan, üreten sorumlu birey olarak kendini yetiştirenler birbirine karşı
o kadar büyük öfke duydu ki; silahlar, bombalar kullanıldı. Ebediyete
uğurladığımız sevdiklerimizle birlikte sayısız gazeteciyi de kaybettik.
Gazeteciler, Uğur Mumcu,
Erdoğan Hançerlioğlu, Muzaffer Feyzioğlu, Ahmet Taner Kışlalı, İlhan
Darenderelioğlu, Çetin Emeç, Kemal Fedai Çoşkuner, Abdi İpekçi ve İsmail Hakkı
Gerçeköz’ün hayatlarını çaldılar öldürdüler.
Düşünceleri nedeniyle yapılan
bu saldırıların sonucunda kazanan olmadı, ülke ve millet olarak değerlerimizi
kaybettik. Açık yüreklilikle söylüyorum vatanıma, milletime, bayrağıma,
devletime, dinime ve cumhuriyete el ve dil uzatan hainlere karşı mücadelede 83
milyon varız.
Bunların dışında düşünüyor,
düşündüğünü söylüyor diye hiç kimse dövülmeyi ve vurulmayı hak etmiyor.
Unutmamamız gereken bir gerçek var düşündüğünü söyleyen değil, görünmeyen
bilinmeyen ve sinsice durup bir köşede hain planlar yapanlar tehlikelidir.
Bugüne gelirsek, gazeteci
Orhan Uğuroğlu evinin önünde saldırıya uğruyor, bu yetmezmiş gibi Afşin
Hatipoğlu evinin önünde darp ediliyor… Bunların yankısı sürerken, saldırılar
siyaset yapanlara sıçrıyor, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a
da evinin önünde sopalı ve silahlı saldırı yapıldı.
Nedir bu kin, nedir bu öfke. Hepimiz kardeşiz, bu
kavga ne diye. Gazetecilere ve siyasetçilere yapılan bu saldırılar yineliyorum,
kimseye bir fayda ve çıkar sağlamaz. Türkiye hepimize yetecek kadar büyük bir
ülkedir.
İnanın millet bıktı artık, kutuplaştırmadan,
ötekileştirilmeden, nefret dilinden, düşünenlerin, konuşanların hedef
gösterilmesinden. Hep birlikte özgürce yaşamak varken milleti lütfen içinden
çıkılmaz acı verecek olaylara ve ortamlara sürüklemeyin. Bilesiniz ki bunun
vebalinden bu dünyada da öteki dünyada da kurtulamazsınız.
AŞIDA KAYNAK YAPMAK
Salgın
nedeniyle ülke olarak her alanda zor günler geçiriyoruz. Ekonomisi dibe vuran
milletin vücut kimyası bozulmaya başladı. Umut olarak görülen aşı ülkemize
geldi. Öncelikli olanlar aşı olmaya başladı. Cumhurbaşkanı ve muhalefet
partilerinin milletin aşı olmasına öncelik etmesi takdirlik.
Gelin
görün ki sıra beklemeden aşı olmak için araya kaynak yapanlar olması insanın
canını sıkıyor. Neden böylesiniz Allah aşkına. İktidara yakın olan, olmayan
kişilerin araya kaynak yapıp vuruldukları aşı ile hangi vatandaşın hakkını
çaldığını düşünmüyor mu acaba? Nerede insana saygı, nerede adalet yazık hem de
çok yazık.
GERÇEKLERİ
YARGITAY SÖYLEDİ
Siyaset sahnesinde yer alan
partilerin üye sayıları ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerçekleri
gözler önüne serdi. Umarım bu rakamlar herkese ders olur. Ülkemizde 2019
yılında 3 parti kurulurken 2020 yılında kurulan 17 parti ile birlikte siyasi
parti sayısı da 107’ye yükseldi.
Yargıtay’ın 11 Kasım 2020’de
açıkladığı 11 milyon 49 bin 956 üye sayısını geride kalan iki ayda 107 bin 700
arttıran AK Parti’nin, güncel üye sayısı 11 milyon 157 bin 566 oldu.
MHP’nin 11 Kasım 2020’de 492
bin 994 üye sayısında geride kalan iki ayda 2 bin 886 azalarak 490 bin 131
olarak kayıtlara geçti. Kasım 2020’de 1 milyon 252 bin 905 üyesi bulunan CHP’de
bu rakam 2 bin 270 azalmayla toplam 1 milyon 250 bin 635’te kalarak üye
kaybeden partiler oldu.
400 bin üye hedefi koyan İYİ
Parti’de 316 bin 319 olan üye sayısını iki ay içerisinde 14 bin 131 arttırdı ve
toplam 330 bin 450’ye çıkardı. Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın
oğlu Fatih Erbakan öncülüğünde 2018’de kurulan Yeniden Refah Partisi'nin 57 bin
175 olan üye sayısı, Ocak 2021 itibariyle 102 bin 841 oldu.
Bu rakamları siyasi parti mensupları iyi okuyup gönüllere girerek vatandaşların tercihlerine neden olma adına adım atarlar. Kavgadan beslenmenin hiç kimseye fayda getirmeyeceğini bu rakamlar gözler önüne sermiştir. Üye sayısını arttıranlar bu artışı da teselli görmesinler, çünkü sandıklar kurulduğunda millet tercihini yaşadıkları ile endeksleyerek yapacak.