30 Ağustos zaferinin 99. Yıldönümünü her şeye rağmen
kutluyoruz. Bu kutlama dünya döndükçe sürecek, Atatürk ve silah arkadaşlarının
yaktığı meşale sonsuza kadar yanacak. Türk Milleti Atatürk ve silah
arkadaşlarının emanetine sahip çıkmaya devam edecek.
Bu kadar önemli ve anlamı günün adına Turgut Özakman’ın
yazdığı şu satırları hatırlamakta fayda var.
“Düşünsene; Köydesin. Tarlada uğraşıyorsun. Gazetelerden
Yunanlıların Ege' yi işgal ettiklerini okuyorsun. Yaşadığın köye çok uzaktalar.
Sana gelene kadar durdurulacaklarını ve köyüne gelemeyeceklerini düşünüyorsun.
iki gün sonra gazeteye bakıyorsun. Komşu şehirdeler. Yolu
yarılamışlar. Endişeleniyorsun.
Birkaç gün sonra gazete de çıkmaz oluyor. Çevre köylerden
haber geliyor. Hepsinin basılıp yakıldığını duyuyorsun.
Bıçak kemiğe dayanmış. Gidecek yerin de yok. Bekliyorsun.
Sabah oluyor , akşam oluyor sonra tekrar sabah oluyor . Belki bizim köye
gelmezler diyorsun. Köyden silah sesleri gelmeye başlıyor. Kaçınılmaz son
geliyor. Artık senin köyündeler.
Düşünüyorsun.
Eşini kızını ve oğlunu kilere saklıyorsun. Silahını alıp
evin camından dışarısını gözlüyorsun.
Dakikalar sonra evin önünde 30 kişilik düşman müfrezesi
görünüyor. Basıyorsun tetiğe. Biri indi. Bir daha basıyorsun. Bir düşman daha
indiriyorsun Üç dört beş derken mermin bitiyor.
Dalıyorlar evin içine. Dipçik ile suratını dümdüz ediyorlar.
Aman beni vurup gitsinler de ailemi bulmasınlar diye dua ediyorsun. Buluyorlar.
Askerlerden üçü "Biz bunu bir sorgulayalım " deyip pis pis gülerek
eşini sürükleyip ahıra götürüyor.
Diğer üçü de kahkahalar ile "Biz de bunu
sorgulayalım" deyip kızını bahçeye çıkarıyor. Askerlerden biri oğlunu
işaret ediyor. "Öldürün bunu. Büyüdüğünde intikam almak ister" iki
asker vurmak için oğlanı evin arkasına götürüyor.
Çaresizsin. Beni vurun onlara dokunmayın diyorsun ama
nafile. Ellerin bağlı. Bir şey yapamıyorsun. "Herşey buraya kadarmış"
diyorsun. Tam bu esnada köyde silah sesleri başlıyor.
Ancak bu sefer çığlıklar köylülerden değil düşman
askerlerinden geliyor. Türk askeri giriyor köye. 5 Mehmetçik evin arkasına
koşuyor oğlanı kurtarmak için. Düşman askerini indirip oğlanı kurtarıyorlar. 4
Mehmetçik. Ahıra saldırıyor eşinin ırzına geçmesinler diye. Son anda
yetişiyorlar. Orada ki düşman askerini de vurup hatunu kurtarıyorlar. Diğer Mehmetçikler
evin bahçesine dalıyor. Kısa sürede çatışma bitiyor. Kıza da zeval gelmeden
kurtarıyorlar.
O asker senin canını, namusunu , şerefini kurtarıyor.
Şimdi sen bu askerlere " Oruç tutuyor musun, namaz
kılıyor musun , cumaya gidiyor musun, hangi partilisin, mezhebin nedir, dinin
nedir " diye soru sorar mısın ? O noktadan sonra senin için önemi olur mu
?
Bizi birleştiren partimiz, rengimiz, dinimiz ya da
mezhebimiz değildir. Bizi birleştiren maya akrabalıktır, Türklüktür,
Birbirinize sahip çıkın. Sizin köyünüze sıra gelmeden...”
İRANLI GAZETECİNİN SÖZLERİ
Afganistan’da ABD’nin yarattığı bataklıktan pılını pırtısını
toplayarak geri dönüyor. Hep dedim, bu ülkenin müdahil olduğu ülkelerde ot
bitmez diye. ABD’nin ülkeleri karıştırıp ardından o ülkeye jandarma olarak
gidip o ülkenin kaymağını yer sonrada ne haliniz var diyerek sıvışır.
Bu karmacaya ülkemizi de sokmak için her türlü film ve
fırıldağı çeviren ABD’nin yarattığı kaosu ekonomik sıkıntı içerisinde bulunan
İran arka planda Afgan mültecilerin ülkemize gelmesi için her türlü oyunu
çeviriyor. İranlı gazeteciler gelen göçmenlere ve ülkelerinin göçmen
politikasına ilişkin “İran güvenlik güçleri ile insan kaçakçıları birlikte
çalışıyor. İran, Türkiye’ye karşı göçmenleri kullanıyor. Türkiye’nin Afganistan’da
elini kısıtlıyor. Türkiye’ye geçmek için İran’da 300 bine yakın göçmen
bekliyor. İran, Türkiye sınırını açık bırakıyor. Türkiye’ye gelen göçmenler
arasında Taliban üyeleri de var” sözleri bunun en çarpıcı örneğidir.
TALİBAN AYNI TALİBAN
Bir başka çarpıcı tespit ise İran’da resmi bir haber
ajansında çalışan T.A.’dan geldi,
“Birkaç yıl önce ‘Terörist Taliban’ diye yazıyorduk ama şu an Taliban’a
karşı kötü haber yapmıyoruz. Göçmenlere dair hiçbir yetkiliden bir açıklama
yapılmadı, bilgi verilmiyor. İran’da ekonomik durum kötü olduğu için Türkiye’ye
geçişlere izin veriliyor. Türkiye’ye gelen göçmenler arasında Taliban üyeleri
de var. Bunun bilgisini alıyoruz. İran hükümeti, Taliban ile iyi geçinmek
istediği için ses çıkarmıyor. Taliban, 20 yıl önceki Taliban ile aynı. İran
hükümeti, ‘Taliban değişmiş’ diyor ama bu doğru değil, değişen bir şey yok.
Onların ideolojileri, zihniyetleri hiçbir zaman değişmez.”
ATATÜRK’ÜN DIŞ POLİTİKADAKİ ŞARTLARI
Taliban ile ilgili yaşananların ve dile getirilenlerin
ardından İYİ Partili Aytunç Çıray Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikadaki
başarısının altında yatan beş maddeyi sıraladı.
1.Komşularınızın iç işlerine karışmayın.
2.Rusya'yı tahrik etmeyin.
3.Arapların aralarındaki ilişkilere karışmayın.
4.Sormadan akıl vermeyin.
5.Batılı değerleri benimseyin ama emperyal devletlere alet
olmayın.
Bu şartlara Türkiye bugün uyuyor mu sorusunun cevabını
hepimizi kocaman bir hayır olarak veririz. Bu nedenle içeride ve dışarıda en
büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkıp onun devrimlerine sıkı sıkı
sarılmak kaçınılmaz ve inkar edilemez bir gerçektir.