SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bir Hakimin İtirazıdır… Hepinize İyi Seyirler
9.09.2021

Adalet dağıtanların cübbelerinde düğme yoktur, çünkü onlar kimsenin önünde cübbelerini iliklemezler. Nedeni ise insanlığı eşit adalet dağıtmaktır. Son adli yıl açılışındaki fotoğrafa bakıyorum da hukukçulardan okkalı bir ses çıkmadı.

Bugün ses çıkarmayanlar yarın nasıl inandırıcı olacaklar merak ediyorum. Yaşananları emekli hakim Leyla Alkan Uçurum bakın nasıl değerlendirmiş. Umarım Uçurum’un bu ifadeleri bugün itiraz etme cesareti gösteremeyenlerin sesi olur.

“Adli yıl 1 Eylül 2021 tarihinde Yargıtay’ın Ahlatlıbel’de yapılan yeni binasında CB’nın yanına Diyanet İşleri Başkanını da beyaz cübbeli kıyafetiyle aldığı görkemli bir törenle açıldı. Bu açılış bütün ihtişamına rağmen biz hukukçuları memnun etmediği gibi resmî bir törende Diyanet İşleri Başkanının küçük sesi ile söylediklerinden sonra Fatiha okunması ve açılışın  dini bir törenle yapılması hakim olarak beni çok rahatsız etti.

Ben 40 yıl Türkiye Cumhuriyetinde Adalet Bakanlığı bünyesinde hakim olarak görev yaptım ve Türk milleti adına karar verdim. Yargı bağımsız değilse bile bu kadar baskı altında değil, tarafsız güvenilir ve saygındı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 den sonra adalet yok oldu.

Türk milleti adına karar veren mahkemelere yapılan müdahaleler sonucu bütün değerlerini güvenilirliğini ve saygınlığını kaybetti. Adli yılın açılış töreninde yaşanan olay laik ve demokratik bir hukuk devletinde olmaması gereken bir davranış olduğundan beni çok rahatsız etti ve üzdü. Ancak; açılışın Diyanet İşleri Başkanının beyaz cübbeli kıyafetiyle törene katılması ve dini bir törenle adli yıl açılışının yapılması için CB’na kızmıyorum.

İTİRAZ ETMEDİNİZ SUSTUNUZ

Bundan birkaç yıl önce adli yılın açılışı Beştepe’de sarayda yapıldı ve içeri girerken yüksek yargı mensuplarının üzeri arandı. Bu törene katıldınız, hiçbiriniz itiraz etmediniz, hepiniz sustunuz. Ne törenin yapıldığı yer ne de üzerinizin aranması sizi törene katılmadığım halde benim kadar rahatsız etmedi.

Hakim olmak için hukuk okumuş olmak şartı kaldırıldı, hiç ilgilenmediniz, AKP gelmeden önce yargının merdiven altında olduğunu söyledi, Allah’ın bir kulu çıkıp da bu ülkede yargı hiçbir zaman merdiven altında olmadı demedi. İstanbul Başsavcısı önce Yargıtay üyeliğine atandı, Yargıtay’da görev yapmadığı hatta odasındaki masasına oturmadan Anayasa Mahkemesine atanmasına hiç kimse itiraz etmediği gibi seçilmesi için o kişi yararına oy kullandınız.

Bu yıl adli yılın açılış törenine katılmanız için cep telefonlarınıza gelen mesajlara uygun olarak törene katıldınız ve (kabul etmediğiniz bu durumdan rahatsızlık duymanıza rağmen) hiçbir tepki göstermediniz. Bunlar yetmiyormuş gibi çoklu baro kurulması kabul edildikten sonra buna direnen barolara da sahip çıkmadınız.

ADALET DAĞITMAK ZOR İŞTİR

Ülkede yaşanan bütün bu hukuksuzluklara engel olamıyorsanız bile hiç değilse itiraz etseniz bu uygulamayı yapanlar kabul etmediğinizi anlarlardı. Ülkeyi her gün bir adım daha şeriata doğru götüren siyasal iktidar buraya kadar yalnız gelmedi, 2002’den sonra yönetimin yargı ile ilgili yaptıkları hukuksuz ve yasalara aykırı uygulamaları hep beraber yaşadık. Yargının güven ve değer kaybetmesi  için yapılanlara hiç itiraz etmeden, sustuk, işlerini  kolaylaştırdık, sıranın bize gelmesini bekledik.

Bir hukuk adamı olarak doğruyu söylemek gerekirse bugün olanlardan şikayet etmeye hakkımız bile yok, yönetimdekiler bugüne kadar hiçbir engelle karşılaşmadıkları tepki almadıkları için emin ve ağır adımlarla ilerliyorlar.

Adalet dağıtmak zor iştir. İnanç, vicdan, bilgi ve okumak gerektirir. Yargı hakim (karar makamı), savcı (İddia makamı) ve  avukat (Savunma) olmak üzere üç önemli birimden oluşan bir bütündür ve bu üç unsurdan hiçbiri diğerinden üstün ve ayrıcalıklı değildir. Adaletin varlığı ve gerçekleşmesi için yargının bağımsız  ve tarafsız olması, yargıda görev yapanların hak dağıtırken adil olmaları zorunludur.

ÖZGÜR İRADE

Biz yargı mensupları olarak ülkede adaleti sağlamak ve inandırıcı olmak için daha  duyarlı olmak daha titiz ve dikkatli çalışmak, yapılan hiçbir baskıya boyun eğmeden özgür irade ile karar vermek zorundayız.

Kendi hakkına sahip çıkmayan, çıkamayan bir yargı mensubu olmaz ve olmamalıdır, kendi hakkını koruyamayan bir yargı mensubu kendisinden adalet bekleyenlerin hakkını da koruyamaz. Yıllardır olanlara hiç itiraz etmeden, susarak beklediğiniz için artık sıra size geldi. Umarım ülkenin nereye gittiğinin farkındasınızdır. Ben emekli bir hakim olarak adli yılın açılışının dini törenle yapılmasını içime sindiremiyorum. Siz bundan rahatsız olmuyorsanız size hiç bir şey söylemiyor. Hepinize İyi seyirler diliyorum.”

KOCAHANOĞLU’NUN SÖZLERİ

Bu vesile ile Tarihçi Osman Selim Kocahanoğlu’nun “Kurtuluş Savaşında Anadolu medreselerinde 18 bin molla ders görüyordu. Askerlikten muaf oldukları için tek biri silah altına alınmamıştı. Galatasaray ve Tıbbiye öğrencileri Çanakkale’ye gönüllü gidip şehit olmuş, bunlar medresede beslenmişti.

Şehit şüheda edebiyatı gelince mangalda kül bırakmazlardı. Nasıl Çanakkale’de yoklarsa, Sakarya ve Büyük Taarruz’da da yoklardı. Onlar Konya ovasında yağmur duasına, ramazanda cerre çıkarlardı. Onlar için ‘Üstün esire ötüre, elif küsün enni’ öğrenmek vatan savunmasından daha kutsaldı” ifadeleri yeniden gündeme geldi.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap