Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu göreve başladığı günden itibaren yenilediği ekibi ile kente hizmet etmek için salgın, engel, çamur atmalar gibi yığınla saldırıya rağmen yoluna devam ediyor.

Devletine, ülkesine, milletine, bayrağına bağlılığının, tutkusunu ve sevdasının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, milletin gönlüne gireceğiz sözlerinin hayat bulması adına her şer odağı ile mücadele ederek durmak yok yola devam diyor.

Trabzon’un gelişmesi, büyümesi daha iyi yaşanabilir bir kent olması için emek verirken kendisini tartışmanın içerisine çekmek, atılan çamurlarla değersizleştirme saldırıları ilede mücadele etmekten imtina etmiyor. Zorluoğlu’na yapılan saldırılarda seçildiği partisinin en üst düzeyde desteğini görüyor muyuz dersek hayır.

Sırası gelmişken önceki gün cumhurbaşkanı, “Milletimizin gönlünü kazanamamışsak yaptığımızın önemi yok” sözleri partililerinin bu anlamda aynaya bakmalarına vesile olur. Onlar aynaya bakarken, kraldan fazla kralcı olup durumdan vazife çıkarıp kafasına göre takılanlara Trabzon sokaklarını bugün sahip olduğu etiket olmadan arşınlayacaklarını hatırlatmak isterim. Bu arada Zorluoğlu’nun cumhurbaşkanı ile olan bağı birçok kişinin aklının eremeyeceği kadar kuvvetli olduğunu da hatırlatmak isterim.

EREN BÜLBÜL HEPİMİZİNDİR

Trabzon Maçka’da hainlerin 5 yıl önce şehit ettiği Eren Bülbül’ün acılı ailesi her yıldönümünde acıyı daha fazla yaşarken millet olarak ta o acıya ortak olmak hepimizin görevidir. Bütün şehitlerimiz için de aynı duyguları geçerlidir.

Şehitlerimiz hepimizindir. Siyasetçilerin, milletvekillerinin, yada bir başkalarının değil milletimizindir. Şehitlerimizi ziyaret ederken de kimseden millet olarak izin alacak değiliz. Bu ziyareti yapanların da duygularını bir başkasının sorgulama hakkı da yoktur.

Öyle bir döneme geldik ki her değerimiz üzerinden siyaset yapılmaya başlandı. Eren Bülbül’ümüzün kabrini ziyaret etmek isteyene engel koymak yada ziyaret edene atıfta bulunmak samimi bir yaklaşım değildir. Bırakın kardeşim, dinimiz ve şehitlerimiz üzerinden siyaset yapmayı. İnanın bıktık artık. Dinimizde, şehitlerimizde sizlerin tekelinde değildir.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bu sözleşmeye karşı olup ahkam kesenlere sesleniyorum bir ayda ülkemizde 36 kadın öldürüldü sizin hiç vicdanınız yok mu Allah aşkına. Sizler nasıl insansınız be. Hangi aklın ürünüsünüz. Milletin aklı ile dalga geçmeyi meslek edinen bu zatlara çekin elinizi, dilinizi kadınların üzerinden. Buradan sizlere kadınlara el ve dil uzatanlara bir bakın kimler bunlar. Hangi kafada ve yoldalar, kimler lütfen dikkat edin.

Ülkemin kadınını kalkan eller kırılsın, uzanan diller lal olsun. Bu duam tüm dünya için geçerli. Kadın ve Demokrasi Derneği Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar yaptıkları açıklamalarla bu densizliği yapanlara şamar gibi cevap verdiler.

Yaptıkları açıklamanın kısaca özeti, "İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun kadını üstün cinsiyet ilan etmemekte bilakis kadınların sadece kadın oldukları için maruz kaldıkları aşağılama, ikinci sınıf insan yerine konma, zorunlu kürtaj, kadın sünneti, erkeklere kıyasla daha fazla maruz kaldıkları türden (cinsel taciz ve ırza geçme, ısrarlı takip, aile içi şiddet, zorla evlendirme, zorla kısırlaştırma) gibi şiddet türlerine karşı kadınlara bir koruma imkanı sunmaktadır" denildi. Açıklamada, “Toplumsal Cinsiyet' eşcinsellik ya da cinsiyetsizleştirme değildir" ifadesi kullandı.