Bugün büyük önder Türk oğlu Türk Mustafa Kemal Atatürk’ün
hayatını kaybettiği gün. Bu günde onun söylediklerini daha iyi algılamak gerek.
Bu anlamda uğradığı kalleş saldırı sonrası aramızdan ayrılan Uğur Mumcu’nun
1982 yılında günün anlamına göre yazdığı yazıyı hepimizin okuması adına
paylaşmak istedim.
“Atatürk, kendi öz düşüncelerini "Medeni Bilgiler"
adlı ders kitabında toplamıştır. Prof. Dr. Afet İnan'ın imzasıyla yayınlanan bu
ders kitabında yer alan düşünceleri, bu 10 Kasım günü yeniden okuyup anmakta
yarar görüyorum.
Atatürk, "Cumhuriyet" konusunda bakın neler diyor:
" -
Hükümetin, mahdur insanların, sınıfların elinde bulunması dahi millet
mevcudiyetinin asla kabul etmeyeceği bir keyfiyettir. Bütün millet ekseriyetle,
devlet idaresine iştirakine mani olan "oligarşi" usulü de bir
zümrenin, kendi menfaatlerini temin için umum millete ait hakimiyei gaspından
başka bir şey değildir..." (s. 33)
Atatürk'ün, demokrasinin temelini oluşturan
"hoşgörü" üzerinde söyledikleri de bugün için çok ilgi çekicidir.
- Şüphesiz,
fikirlerin, itikatların başka başka olmasından şikayet etmemek lazımdır. Çünkü,
bütün fikirler ve itikatlar bir noktada birleştiği takdirde, bu bir
hareketsizlik alaetidir. Böyle bir hal elbette arzu edilmez. Bunun içindir ki,
hakiki hürriyetçiler, taassupsuzluğun umumi bir huy olmasını temenni ederler.
Fakat, hatta hüsnüniyetle dahi olsa taassup hatalarına karşı dikkatli olmaktan
vazgeçmezler. Çünkü hüsnüniyetle, hiç bir zaman, hiçbir ley tamir edilmemiştir.
İnsanların, ruhun selameti için yakıldıklarını biliyoruz. Bu halde bunu yapan
engizisyon papazları hüsnüniyetlerinden yi iş yaptıklarından bahsederlerdi...
Belki de cidden bu sözlerinde samimi idiler. Fakat, bir hamakatı (ahmaklık)
yahut bir hıyaneti iyi bir iş kalıbına uydurmak güç değildir. En nihayet bu bir
isim değiştirme meselesidir..." (s. 58)
Basın özgürlüğü konusunda, Atatürk'ün sözleri bakın, o
günden bugüne nasıl önemini ve canlılığını koruyor:
- Hükümet,
tavır ve hareketini tanzim için efkarı umumiyeye ehemmiyet verince, efkarı
umumiye teşkilatlanır. Efkarı umumiyenin daima, istifade olunabilecek, hazır
bir halde bulunabilmesi, onun bu teşkilata malik olması ile mümkündür. Bu
teşkilat, serbest tenkit ve münakaşa sahasıdır. Bu saha daima açık olmalı ve
daima müteevvi "çeşitli" fikirlerle beslenmelidir. Bu ise, matbuatın
gayreti ve bu menfaati umumiyenin hergün yeniden yeniye münakaşa edilmesiyle
olur. Efkarı umumiyenin cari olduğu bir memlekette, gazeteler intişar etmezse
(yayınlanmasa) ahali şaşkın ve çılgın bir hale gelir... (s. 60)
Demokrasi, Atatürk'ün kalemiyle şu tanımı bulmaktadır:
- Artık bugün
demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır.
20. asır, bir çok müstebit hükümetlerin bu denizde
boğulduğunu görmüştür. Rus Çarlığı, Osmanlı Padişahlığı ve Hilafeti, Almanya ve
Avusturya-Macaristan İmparatorlukları bunların başlıcalarındandır..." (s. 399)
Açıklık, Atatürk'ün başlıca özlemlerindendir. Bu konuda
şunları yazar:
- Her şeyin
açık olması sayesinde hüsnüniyet sahibi insanların daima ekseriyet teşkil
edeceklerini kabul etmek muvafık (uygun) olur. Çünkü her zaman dünyanın
yarısını, bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür. Fakat bütün dünyayı
her zaman aldatmak mümkün değildir... Tecrübe göstermiştir ki her şeyi
söylemekten insanları men etmek asla mümkün değildir..." (s. 490)
Bütün bu düşünceleriyle, Atatürk'ü bir kez daha saygıyla anıyor ve her gün O'nun büyüklüğünü, devrimci ve demokrat kişiliğini inançla e özlemle arıyoruz.”