Meydan o kadar boş kalmış ki,
birileri yukarıdan birilerinin düğmesine basıyor, onlar durumdan vazife çıkarıp
gazetecilere, siyasetçilere taşlı sopalı, yumruklu saldırı yapıyor. Vurun
kardeşim vurun, dövün kardeşim dövün. Yaşatmayın, düşüneni, konuşanı, üreteni,
eleştireni. Düğmeye basan da izliyor. Yuh olsun be! Defalarca dile getirdim; ülke
olarak bu tip küçük küçük başlayıp alev alan bu saldırıların zararını çok
gördük, sonuçta 12 Eylül’ü yaşadık.
Ne oldu derseniz; bir oyuna
getirildi ülkemin insanları. O tarihte ülkemin birbirinden kıymetli düşünen,
konuşan, üreten sağcı, solcu kim var ise dövüldü, öldürüldü, hapsedildi, yaşı
büyütülüp idam edildi. Kısaca ülkemin yapısının ortasından bir tuğlayı söküp
aldılar, sonra yeniden ayağa kalkmak
için yılları bedel olarak ödedik. Bu yaşananlar ders olmamış gibi aynı yola
sürükleniyor toplum. Bugün tepedeyim diye ahkam kesenlere birilerinin düğmesine
basanlara sesleniyorum, geçmişi iyi bilenlersiniz, bu oyunu yeniden vizyona
koymayın ve sizler de bu çirkinliğin sahibi olmayın.
Buradan düğmesine basılanlara
sesleniyorum. Gelin bu sevdadan vazgeçin. Ülkemin, milletin yeniden ayrışmaya,
kutuplaşmaya ve vuruşmaya sürüklenmesine alet olmayın. Bunun altında hep
birlikte kalırız. Sizler ve size gaz verenler ile gününüzü kurtardığınızı
sanırsınız ancak bilin ki yarın gök kubbeyi başınıza yıkarlar. Bu devran böyle
gitmez.
Şunu unutmayın ki; bir gün
sizden bunun hesabı sorulacaktır. Hemen aklınıza sizin yaptığınız gibi
yapılacağını getirmeyin. İnsanoğluna can veren Yüce Rabbim size bu yaptığınız
zulmün hesabını elbet bir gün soracaktır. Gerçi bunları yapanın, yaptıranın
içinde ne Allah sevgisi vardır ne de vicdan.
Akıllarını kiraya veren, emme
basma tulumba gibi kafalarını ‘emret padişahım’ der gibi sallayanlar bilsin ki
yarınlarda tarihin kara sayfalarına barbar olarak yazılacaklar. Gelecek nesil
sizleri hiç de saygıyla yad etmeyecek.
REFORM NE OLDU?
Hani adaletten başlayarak
bütün alanlarda reform yapacaktık. Ne oldu? Anayasa tartışmaları gölgesinde
kaldı. Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in, “Aklı öldürürsen, ahlak da ölür.
Akıl ve ahlak ölürse millet bölünür. Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür.
Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür” sözlerini hatırlatmak istedim.
Çünkü son süreçte adalette
yaşanan o kadar çelişkili kararlar var ki, anlamak mümkün değil. Alt mahkeme
üst mahkemenin kararını tanımaz hale geldi. Yapacaksanız bu reformu zaman
geçirmeden yapın. İktidarın anlayışına göre değil, bütün katmanları kapsayacak,
kucaklayacak biçimde olmak şartı ile. O kadar çok sorun var ki, her gün biri
gündem oluyor, reform sözü unutulup gitmesin.
TARIM VE GIDA
Ülke olarak gıda, sebze ve
meyvede yaşadığımız fahiş fiyatlar ile şok yaşıyoruz. Tarladan vatandaşa
ulaşana kadar ürünlerin fiyatları tavan yapıyor, kim kazınıyor diye
sorulduğunda herkes kapı arkasına saklanıyor.
Bu işin ilk sorumlusu iktidardır. Kendi kendine tarımda yeten ülkeler sıralamasında en üstlerde yer alan Türkiye, kapatılan ve satılan fabrikalar sayesinde dışa bağımlı hale getirildi. Örnek istiyorsanız buyurun, ülkemiz son 10 yılda ekilen ve dikilen tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 8,2'sini, toplam tarım alanlarının da yüzde 5,22'sini kaybetti. Ha bire kaybediyoruz, tarım alanları yok oluyor, üretim her gün dibe vuruyor çünkü güne ve kişilere göre kararlar alındığı için, doğru dürüst bir tarım politikası hayata geçirilemiyor.