Amerika Türkiye’ye yaptırım uygulama kararı almış. Bu kararın temelini S-400 füzelerinin Rusya’dan alınması yatmakta. Neden derseniz, bu yaptırım çerçevesinde ilk olarak Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, başkan yardımcısı Faruk Yiğit, deniz şube müdürü Mustafa Deniz Alper ile Hava Savunma ve Uzay Dairesi Başkanı Serhat Gençoğlu’nun mal varlıklarının dondurulması ve vize yasağının getirilmesi bunun en önemli aşireti oldu.

Bu yaptırımın temeli Trump’ın 2017 yılında imzaladığı yasada atılmıştı. 2 Ağustos 2017’de yürürlüğe giren adı CAATSA olan yasanın 231. Maddesine göre Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışanlara da yaptırım getiren hasımla mücadele kanunudur

CAATSA yasasına göre, bu yaptırımlar, Rusya Federasyonu için veya onun adına çalışan kişilerle bilerek "önemli işlem" yapan gerçek ve tüzel kişiler için de geçerli olabiliyor. Bu kapsamda Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemlerini alması, "önemli işlem" kategorisinde değerlendirilip yaptırım getirildi.

Bu yaptırım sadece S-400 füzeleri ile gelmedi tabi ki, FETÖ, PKK, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın çıkarlarını koruma gibi gelişmeleri de sıralamak mümkün. İşin daha da ilginç tarafı ABD silah pazarı olarak gördüğü Türkiye’nin silah üretmesini de hazmedemediğini söylemek yanlış olmaz.

ABD’nin NATO müttefiki olan Türkiye’ye karşı 100 milyon dolarlık kredi ve borç adımlarından vazgeçtiğini de hatırlatmak isterim. Önümüzdeki süreç yaptırımlar kapsamında karşılıklı nasıl adımlar atılacağını gösterecek.

AB İLİŞKİLERİNDE NELER YAŞANIR

Avrupa Birliği ülkemize yaptırım konusunda net kararlar almayıp ABD’nin alacağı kararları bekleme yoluna gitme kurnazlığı gösterdiğini belirtmek isterim. Birkaç gün önce Türkiye'ye "kısıtlayıcı tedbirler" çerçevesinde yaptırım kararı alması, Avrupa'da Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin taleplerinin masada kalmıştı. ABD’nin kararı sonrası AB’nin bu kararından çark edebileceğini unutmamak gerek.

Diyalog ve pozitif ajanda ön planda olsun" diyen Almanya'nın çizgisi kazanırken, "ekonomik sektörel yaptırımı" savunan Fransa ve "silah ambargosu" gibi daha ağır yaptırımları isteyen Yunanistan'ın talepleri kabul görmedi. Şimdi gözler, bu kararın ardından, Türkiye ile tek başına sert bir tartışmaya giren Fransa başta olmak üzere, AB ülkelerinin nasıl bir yol izleyeceğine çevrildi. İşte bu yolda ABD’nin aldığı yaptırım kararının nasıl etkin olacağını yada nasıl bir değişime gidileceğini bekleyip göreceğiz.

BİDEN DÖNEMİNDE NELER OLUR

Bu çerçevede başkanlığı resmen onaylanan Joe Biden’in izleyeceği yol bu yaptırımda etkin olacaktır şüphesiz. Tarih boyunca yine bir sayfa açma, birleşme, iyileşme zamanı diyen Biden’in Ermeni lobisine yakınlığını ve soykırımı destekleme sözü verdiğini hatırlatarak 1974’te Kıbrıs barış Harekatı sırasında ülkemize karşı silah ambargosunu masaya getiren senatör olarak hatırlanmakta.

Biden’in Suriye, IŞİD ve FETÖ ile ilgili yaptığı açıklamaların yanı sıra Türkiye’nin de dahil olduğu Orta Doğu’daki müttefiklerinin Esad’ı devirmek için para ve silah yardımı yaptığını iddia eden Biden, Türkiye’nin sert tepki göstermesi üzerine özür dilediği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için muhalefet liderlerini açık açık desteklemek gerektiğini söylediği bu yetmezmiş gibi Ayasofya konusunda da Erdoğan’ı kararından geri dönmeye davet ettiği hala hafızalarda iken Biden’in ülkemiz lehine atacağı adımları dikkatle takip etmek gerektiğinin altını çizmek isterim.