Bu yazıyı yazmak için ‘sular durulsun’ diye beklemek isterdim ama bir Trabzonlu olarak dedim ki, “Gel de yazma!” Rahmetli Orhan Kaynar’ın dediği gibi “Gel de yazma!”  Meğer şikeyi yapan Fenerbahçeli, bu 17 yaşındaki çocukmuş! Meğer Trabzonspor’un Kupasını çalan siyasi güç, bu genç delikanlıymış! Meğer Trabzonspor’u sezon başından beri her maç biçen hakemlerin başı, bu arkadaşmış! Meğer yanlış transferler ile kulübü borç batağına sürükleyen ve sportif çöküşü hazırlayan Trabzonsporlu yönetici, bu çocukmuş! Fenerbahçe maçındaki olayın faturasını sadece sahaya giren bu genç kardeşimize yüklemek ne kadar doğru? Gelin, olayların başlangıcına gidelim. Yıl 2011. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım tutuklanıyor ve spor müsabakalarında şike yapmaktan yargılanıyor. UEFA, Şampiyonlar Ligi’ne Trabzonspor’un gitmesi için talimat veriyor. Şehre bayram havası geliyor. Bordo-Mavi bayraklar sandıklardan çıkıyor, meşaleler yanıyor. Meydan mevkiinde kutlamalar...

“Tam 27 sene sonra Trabzonspor yeniden şampiyon oldu” derken, Sayın Erdoğan; “Kişilerle kurumları ayrı tutalım, bu böyle olmaz. Ben UEFA Başkanı Platini ile görüştüm” diyor. 2011 sonrasında TFF yönetiminde operasyon yapılıyor. Önce Erdoğan’ın hısımı Mehmet Ali Aydınlar başkan yapılmak isteniyor. Tutmayınca; çare, sermaye yanlısı Demirören olarak bulunuyor. Trabzonspor önce TFF Tahkimi, ardından Avrupa Spor Tahkim Mahkemesi CAS nezdinde mücadele veriyor. Her Başkan adayı “Çalınan kupa gelecek, gelmezse namerdim” diyor. Ancak kupa gelmediği gibi Trabzonspor- TFF mücadelesini gören bazı şer odakları, Trabzon’u yeşil sahada hakemler ile mağlup ediyor. Siyasi kıskaçta eriyen Trabzon lobisi günden güne kan kaybediyor. Tıpkı Osmanlı’yı içerden yıkan Bizans oyunları gibi, bazı gruplar da dış mihraklara destek veriyor.

Otel lobilerinde ve restoranlarda buluşan Trabzonspor’un eski yöneticileri, eyyam-kumpas- tezgah senaryolarını yazıyor da yazıyor. Eyyy Trabzon, sen sahipsiz değilsin! Eyyy Trabzonspor, sen birkaç kişinin oyuncağı değilsin! Fenerbahçe maçında yaşanan olay işte tüm bu yaşananların patlamasıdır. Maç 4-0 olmuş çok da umurumuzda değil. Biz zaten bu yıldan vazgeçmişiz. Mesele Trabzonspor’un yıllardır kazandığı halde, kaybeden gibi aşağı çekilmesidir. 2010 yılının pisliğini temizlemeden ne Süper Lig iflah olur, ne de Trabzonspor. Tüm spor kamuoyu bunu böyle bilsin.  Sevgi ve saygıyla