Trabzonspor’un bu yıl ligde üst üste oynadığı ve Süper Lig’in en güçlü iki rakibine karşı aldığı çifte galibiyet, taraftar ve kulüp nezdinde bidayette mevcut karabulutların en azından şimdilik dağılmasını sağladı. Futbol camiasında tüm yorumların saha sonuçlarına bağımlı olduğu ne yazık ki bilinmektedir. Yapılan tüm iyi işler sahada alınan kötü sonuçlarla sıfırlanabiliyor iken tüm hatalar da sahalarda alınan (günübirlik te olsa) başarılı sonuçlarla halı altında kalmaktadır.

Futbol bu işte ne yaparsınız. Bunları yazarken, Trabzonspor’un son iki haftada aldığı iki önemli galibiyeti de tesadüf gibi göstermek niyetimizin olmadığını da peşinen belirtmek isterim. Elbette BJK maçında deplasmanda sahaya konulan futbolun tüm doksan dakikayı doldurmuş olması, nerede ise tüm oyuncuların iyi futbolda birbirleri ile adeta yarış içerisinde olduklarını  görmek de en büyük tesellimizdir.

Burada takımın Teknik Direktörü Şota’nın oyunculara kattığı moral, motivasyonu ve yakınlığını gözden kaçırmamak gerekir. Sezon başında da söyledik “Şota Trabzon’un yerli elemanıdır”. Şimdi, bu açıklamalarla bu hafta kendi sahamızda oynayacağımız Akhisar Belediyespor maçının geçen maçlardan daha da fazla önem taşıdığını anlatmak istiyorum. Başarılı bir sezon girişi sonrasında gelen her haftanın bir önceki haftalardan ders alınarak geçirilmesi gereğine parmak basmak istiyorum. Bu ligde dikkat edilmesi gereken en önemli faktör, ligde asla zayıf ve kolay lokma takım olmadığını önemle vurgulamak istiyorum.

BJK’yi deplasmanda yendikten sonra  “Akhisar Belediyespor maçını Avni Aker’de ‘kolay lokma’ olarak vasıflandırma yanılgısına düşmeyiz inşallah” diye ikaz etmek istiyorum. Zira futbolda oynanacak tüm maçların sırası ile bir maratonun tek tek zorlu menzilleri olduğunun unutulmamasını ikaz etmek istiyorum. Bu arada; gösterilecek olan en ufak bir tereddüt ve zaaf, Trabzonspor’u bir anda ummadığı maçta beklemediği yenilgi ile karşı karşıya bırakabilir. Kendi sahasında bu raddede alınacak mağlubiyet veya puan kaybının geçen iki haftanın başarılarını da sıfırlayacağını futbolun adaletsizliği içerisinde muhtemel olduğunu önemle vurgulamak istiyorum, sakın unutmayın.

Futbol mantığı işte budur, bunu anlatmaya çalıştım. Unutmamak gerekir ki; bundan önceki yıllara bakıldığında Trabzonspor’un kıl payı kaçırdığı tüm şampiyonlukların kendi sahasında küme mücadelesi veren ve ‘zayıf(!)’ addedilen ekipler karşısında aldığı mağlubiyetlerle olduğunu hatırlamak da gerekir. Sebebinin ise rakipleri küçümsemek, işi oluruna bırakmak, rakibi adeta ‘çantada keklik’ olarak görmek zaafı olduğunu görmek gerekir. Daha şimdiden Trabzonspor’un en büyük rakibinin kendi zaafı olduğunu bilip, geçen iki haftanın başarılı sonuçlarının oyuncuları ve teknik ekibi asla rehavete düşürmemesi konusunu da  buradan ikaz etmeyi görev bildik.  Zira “Futbol asla rehavet kabul etmeyen bir yarışmadır” unutmayın...