Trabzonspor sonuç olarak net gibi gözüken 3-1’lik galibiyeti yakalayabilmek için adeta öldü öldü dirildi.

Şimdi Ersun hocaya bu keyifli galibiyetin huzuruyla soralım: “Bu takımın oyunundan keyif alabildin mi, yoksa bizler gibi sen de dokuz doğurup durdun mu?”

Maçı lehimize çevirip 3-1’e getirene kadar bizler doğrusu yerimizde duramadık. Bu arada rakibin yakalayıp da kullanamadığı pozisyonlar gol olsaydı halimiz ne olacaktı?

Takımda top gezdirmek, ayaklarının üzerine basmak, oyunu rahat ve stabil oynamak, ayrıca kendilerini seyreden taraftara ümit ve huzur vermek gibi bir vizyonu bir türlü göremediğimiz sizce de malum.

Sadece zaman zaman futbolda “saman alevi” diye tabir ettiğimiz pozisyon üretimleri sonunda ve de bireysel hareketlerin semeresi ile alınan bir galibiyet gördük.

Öyle değil mi? Hareketleri ile kendilerinden iftihar edilebilecek oyuncular yanında ikaza muhtaç oyuncuların varlığı da ayrı bir konu.

Her şeyden önce ne yazık ki oyun tertibi ve akışında geleceğe umutla bakılacak -en azından şimdilik- süreklilik göremedik. Hatta aradan on sekiz maç geçmesine rağmen sabit ve dengeli iki bek adamını dahi yerleştiremedik. Halen buralarda neredeyse her maçta ayrı adamlar oynuyor.

***

Savunma göbeğine gelince...

Orası da malumunuz. Bosingwa’nın ilk devre sonunda yaptığı gereksiz hareket ve yediğimiz son dakika golü ona ve geçmişine hiç yakışmadı.

Başarılı oyunculardan bahsedelim derken sadece Cardozo’nun attığı üçüncü golde usta ayak olduğu belli oluyor.

Özer’in çalışkanlığına bir diyeceğimiz yok. Fakat ne olurdu o kapalı zaviyeden attığı şutu geriye çıkarsaydı. Tecrübeli oyuncuların artık bunları yapması otomatik olarak gerekir.

Oyun sisteminde Özer’in önde oynaması yerine Mehmet’in önde oynayarak Özer’in arkayı alması stil ve oyun anlayışı yönünden daha faydalı olur kanaatindeyim.

Bugün belki buna pek fazla gerek görmediniz amma gelecek önemli maçlarda bunun ihtiyaç olduğu anlaşıldığında umarım iş işten geçmez. Bunu bir kenara not edin!

***

İki kelime de Yusuf’a söylemek gerekiyor... Ortalayacağı toplarda gerçekten ortalaması gereğini iyi hesaplamalı veya rakip üzerine gidip kendini bir miktar riske edip pozisyondaki arkadaşlarına mümkünse geri pas çıkarmayı denemelidir.

Elbette bazen uzun menzilli orta yapmak da gerekir fakat bu ortalar etkili ve arkadaşının yüzde yüz bulunduğu sahaya olmalı. Boş alan veya rakibin çoğunlukta olduğu yere yapılan ortalar sadece risk savmaktan başka bir işe yaramaz.

Bir de Cardozo’yu sahada fazla koşturmak yerine ceza sahası civarında gol sahalarında topla buluşturmak gerekir. Eğer o marke edilirse akıllı bir pasör demarke adamı bulabilir.

Her şeyden önce bu başlangıç Trabzonspor için devre arasında bazı çalkantıların sesinin kesilmesi yönünde iyi oldu.