UEFA’dan transfer yasağı gelme ihtimaline karşı neler yapılabilir? Hangi tedbirleri almak gerekir? Mevcut oyuncu kadrosunu korumak... Genelde çoğunluğun ilk aklına gelen cevaptır. Oysa farklı bir yönteme artık çok acil ihtiyaç var. Bu tekdüzelikten kurtulmak için, cesur adımlar atmak gerekir.

***

İşte tam da bu anda Sadi Tekelioğlu önemli bir noktaya parmak bastı. Açıklamasını, “Hoş bir hayal” olarak algılayan bir kesim olmasına karşın... Sporun içinden gelen, onu yaşayanlar ve kulüp aidiyet doygusu ön planda olanlara göre... Hakikaten “Trabzonspor’un kurtuluş reçetesi” olarak algılandı. Ne demişti “Sadi Hoca” özetle, bakalım... “Trabzonspor’un geleceğinden hiçbir endişem yok..! Allah bize o günleri ileride inşallah gösterecek, altyapıdan 1997, 1998, 1999 ve 2000 doğumluların buluştuğu bir kadro Trabzonspor’u şampiyon yapacak..!” Bu heyecan veren açıklamayı doğrulayan sinyaller, Rizespor maçında alınmıştır. Bu sezon, deyim yerindeyse bir “Altyapı Hamlesi” gerçekleşmiş olup... “Savaş Çakır, Abdulkadir Ömür, Melih Kabasakal, Muhammet Beşir, Ramazan Övüç, Semih Karadeniz, Cafer Tosun, Yusuf Yazıcı, Yavuz Aygün ve Uğurcan Çakır...” bu oyuncular A Takım kadrosunda yer almışlar.

***

Hami Hoca’nın Rizespor maçındaki kadro tercihi... Trabzonspor Altyapısı adına gurur duyulacak hamlesiydi. Ununu eleyip, eleğini asmış oyuncuların... Hedefsiz takıma pek fazla verecekleri bir şeyin olamadığını geç de olsa anlaması... Uzun zamandan beri bizi de derinden etkileyen... Yüzüne yakışmayan mutsuzluğunun bu maçla sona ermesi... Daha önce yapması gereken hamlesi olmalıydı. Yakın zamana kadar ilk kez sıfır lisanslı... Kendi gibi çocuk yaşta o formayı giyenlerle... Ezici bir skorla maçı kazanırken... İlk yarıda Sadi Hoca’nın en iyi müsabakalarından biri olan... Ancak bir ‘hakem katliamıyla’ kaybettiği maçın rövanşını da almış oldu. Üstelik, ligin en genç gol atan oyuncusu... Aynı zamanda, bir müsabakada iki asist ve iki gol atan tek oyuncu olmayı başaran... Yusuf Yazıcı ile bu haklı gururu yaşamasının muhasebesini iyi yapmalıdır.

***

Ben de inanıyorum; Hami Hoca, bu maçın farklı skorundan çok... Ona hiç yabancı olmayan bir uygulamayı tercih etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Dostlar alışverişte görsün türünden bu çocuklara süre vermeyi terk edip... Şartların zorlamasıyla ya da, kendi eksiğini telafi etmek adına... Atmış olduğu bu doğru adımdan ötürü alkışı hak ediyor... Trabzonspor’a kendi bünyesinden oyuncu katabilmek... Atmosferi yüksek bir müsabakada 5-10 dakikalık süre vermekle... Sonucun değişmesi zor bir müsabakada bir devre şans vermekle, vs...

Bu oyuncuları kazanmak mümkün değildir. Sözünü ettiğimiz konunun doğru işleyişini...

Hami Hoca, pazar günü Avni Aker’de geç de olsa uygulamaya koymuştur. Ve çocuk yaşta geldiği kulüpte, tıpkı onun gibi yeniden filizlenen... Bu çocukları takıma kazandırma çabalarından ötürü...

Kendisini bir kez daha kutlarım. “Yeter ki, Trabzonspor’u büyük yapan kaçınılmaz gerçeğinden birini; Kendi çocuklarının kadroda bulundurma zorunluluğu amaç edinilsin. Hiç merak etmeyin; inanın onlar rekorlar kırarken, bizlerde gururlanırız...!”