Önce şu tespitimi paylaşayım; Trabzonspor Futbol Okulu ve Halı Sahası’nın bulunduğu... Arsinli eşler; Adem ve Mecbure Tüysüz’ün birlikte işlettiği... Antalya’nın Narenciye semtindeki mekânında izledim maçı. Ne yazık ki; 300 kişi kapasiteli yerde sadece 12 kişiydik... Evet, yazı ile “oniki kişi” izledik Sivasspor maçını. Koca mekânda sanki yalnız başımaydım. Gol olunca, gurbetteki insanların bağırışı, yalnızlığımı unutturdu bir anda...

Koskoca Trabzonspor’un hangi noktaya getirildiğini anlatan dramatik bir durum yani... Ya futbol takımı...? Evlere şenlik...! Ne başı belli, ne de kıçı...! Sözde kaliteli oyunculardan kurulu kadrodan... Son derece kalitesiz bir oyunun ortaya çıkışının bir nedeni olmalı. Oyun disiplinine sadık kalmamanın zirve yaptığını...

Oyuncular arasındaki yardımlaşma ve paylaşmanın dip yaptığını... Birbirleriyle olan iletişimin had safhaya varan kopukluğunu... Bu denli başıboşluğun yaşandığını... “Görmedim” desem yeridir. Trabzon ve Trabzonsporlulardan öte... Ülke genelinde sempatiyle karşılanan ve çok sevilen... Şahsen fazlaca sevdiğim Şota’ya... Eleştiri noktasında duygusallığı bir kenara koymak zorundayız. Söz konusu Trabzonspor olunca... Herkes payına düşenden nasibini alacak...!

İKİ FARKA RAĞMEN...

Dış sahada oynuyorsunuz... Öne geçmişsiniz... Üstelik iki farklı da öne geçmişsiniz. Rakip sahada, oyunun inisiyatifini elinizde tutabileceğiniz... Böylesine avantajlı skora karşın... Kalenizde bir gol görseniz, maçı kaybedecek noktaya gelinecek neredeyse... Anladık, 4 hafta üst üste kaybediyorsunuz... Anladık, bu olumsuz tablonun yarattığı özgüven eksikliği oluşmuş hepinizde.... Anladık, Trabzonspor tarihinde az rastlanabilecek bir durum söz konusu...

Ancak, ununu elemiş, eleğini asmış... Eğreti durumda görevini sürdürmeye çalışan bir teknik adamın başındaki takıma karşı... Üstelik rahat bir skora karşın mahkûm oynamaya... Ve oynatmaya kimsenin hakkı yok arkadaş...! Sivas’da 2 farklı kazanan bu takım için... “İç sahada Antep maçını rahat kazanır” diyebilir miyiz?

Şu andaki görüntü, sağlıklı bir öngörüş belirlemeye engeldir. O nedenle Şota, takım üzerindeki bu olumsuzlukları asgari ölçüde ortadan kaldırmalıdır. Bunu yaparken, kamuoyu önünde oyuncuları şikâyet etmesiyle değil... Neden henüz bu oyunculardan bir ekip oluşturamadığını sorgulayıp... Bir teknik adam olarak takım üzerindeki hâkimiyetini hissettirerek... Yapmasını umuyoruz.