Trabzonspor şampiyonluğa oynamak istiyor veya en azından Avrupa kupalarına gitmek istiyorsa, bu futbolla zor. Böyle saçma sapan futbolla inşallah son kaybımız olur. Artık herkes iş işten geçmeden gereğini yapsın. Trabzonspor, teknik ekip ve futbolcusu olarak erken havaya girmiş. ‘’Haddini bilmek gerek” diye bir deyim vardır. Osmanlıspor gücünü bilerek oynadı, topu kendi sahasında tutup, rakip takımı üstüne çekip, kontratakla gol aradı. İlk yarı kontratakla gol gelmedi fakat bir golü ofsayt gerekçesiyle, bir diğeri de kaleci Onur’un başarısından dolayı bulamadı. Ama Torje nefis bir serbest vuruşla attığı golle ilk yarı Osmanlı spor’u öne geçirmesini bildi. Trabzonspor hep rakip sahada baskı kuran takım görüntüsünde ama ‘bal vermeyen yaban arısı’ misali, ne pozisyon bulabiliyor ne de rakibi zorlayacak tempoyu yükseltebiliyor. İlk yarıda Trabzonspor’un tesellisi, devrenin son dakikasında Osmanlıspor’un on kişi kalması oldu. İkinci yarı Trabzonspor adına tam bir ümit olacakken, tam bir hayal kırıklığı ve fiyasko oldu. “On kişi kalan takım Osmanlıspor mu Trabzonspor mu?” derseniz, bence Osmanlıspor onbir kişilik oynadı, Trabzonspor ise dokuz kişilik bile oynayamadı. Hatta Osmanlıspor’un ilk yarıda Webo gibi hızlı kontraatak oyuncusu sakatlanıp oyun dışı kalmıştı. Ama belki birçoğumuzun ismini dahi yeni yeni duyduğumuz oyuncular, Trabzonspor savunmasını hallaç pamuğu gibi attı. Trabzonspor bir Torje’yi durduramadı. Torje, Osmanlıspor Trabzonspor adına oyunu koparan adam oldu.savunmasını uzun zamandır bu kadar savurgan görmemiştim. Hani o hızlı Cavanda, tekerleği kırılmış at arabası gibiydi. Ancak seke seke gidiyordu. Son iki gol onun kademe hatasından geldi. Takımın geneli performanssız ve kötüydü. Bu takım da başka şeyler var. Bir takım bu kadar kısa sürede formsuz ve yerlerde sürünecek hala gelmez. Yenildiğimiz Galatasay maçı dâhil, oynadığımız oyundan çok uzaktayız. Bence takımın içinde başka şeyler oluyor. Neyse yakında kokusu çıkar. Şota’nın çıkardığı kadroya fazla diyecek bir şey yok. Ama özellikle ikinci yarı oyuncu sayısal üstünlüğü olmasına rağmen sahadaki oyunu kumanda etmesini bilemedi. Özellikle savunmadaki oyuncuların yerlerini değiştirerek, buraya yeni oyuncular sokarak saçma sapan işler yaptı. ‘Hücuma sürekli oyuncu alarak maç alınır’ diye bir kaide yok. Orta sahayı ve savunmayı her zaman sağlam tutacaksın. Gol bir şekilde gelebilir. Bir de ‘savunma yapan bir takıma uzaktan şut çekme özelliği olan oyuncular daha etkili olur’ diye bunu herkes bilir. Mehmet Ekici’ye biraz daha sabretmesi lazımdı. Ama bütün suçları Şota’ya bulmak haksızlık olur. Şunu her zaman söyleriz. “Trabzonspor ruhunu taşıyacak oyuncular alınması lazım”. Yönetim ve özellikle Süleyman Hurma’nın hep kendi menfaatleri ön plandadır. Önemli olan ticaret olsun. Nerede ne kadar işe yaramaz topçu varsa Trabzonspor’a doldurdular. Çok topçu değil, az ve oynayan topçunun öncelik olması gerekirdi. Bunların foyası yakında çıkar. Son olarak Mustafa Akçay, mütevazi kadrosuyla haddini bilerek oynadı, maçı almasını da bildi. Bir Trabzonlu hoca olmasından dolayı kendisini can-ı gönülden tebrik ediyorum.