İki takım da siftah peşindeydi. Ev sahibi takım Kayserispor'un bu sezon ligde galibiyeti bulunmazken, Rizespor ise yaklaşık bir yıldan bu yana deplasman maçlarında kayıp görüntü veriyordu sevenlerine. Transfer döneminde Kayserili paraya kıyarken kadrosuna Kana Biyik, Nakuolma, Welliton ve Umut Bulut gibi takıma direkt katkı vererek yüksek maliyetli oyuncuları kattı.

 Kayserili paraya kıymışsa vardır bir bileceği; kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez hesabı altında geçen sezon bizim gibi ligde sıkıntı çektikten sonra aynı durumu yaşamak istememiştir, diyelim! Biz ne yaptık transfer döneminde? Aylardır baba bir stoper dedik, orta sahaya çok iyi bir 10 numara dedik, santrafor dedik, dedik, yazdık, söyledik. Hoca da hemfikirdi. 'Bunlar benim olmazsa olmazım' dedi. Baba stoper diye aldığın iki stoperin biri kulübede, henüz ligde süresi yok, diğeri tribünde. 10 numaraya düşündüğün oyuncular ise İsrail, Hollanda ve Avusturya liginde döktürmeye devam ediyorlar .

Santraforu yazmaya gerek yok, orta sahadan devşirme Atıemwen ile lige başladın. Kimse kusura bakmasın, defalarca yazdık, burası Süper Lig. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Kadro yetersizliği altında bu ligde özellikle deplasman maçlarında puan çıkarmak çok zor.

 Cimriliği ile tanınan Kayserili kesenin ağzını açıyorsa, Rizelinin eli açık insanları bu transfer döneminde bir kez daha ellerini ceplerine sokmakta üşendi! Her sezon böyle üşenirsen üzerler seni. 3 – 5 belli menajer altında cıvata liglerden alınan oyuncular, gençleşen kadro, bir türlü takım bütünlüğü altında ne oynadığın belli olmayan futbol. Deplasman maçlarında ev sahibi takımlara yem oluyoruz. Bir hafta evvel G.Saray karşısına çift ön libero (Saadane, Petrucci) ile çıkan Hikmet hoca, Kayseri deplasmanında bu ikiliye Robin Yalçın’ı da ekleyerek maça başladı.

Kayserispor ilk devre deyim yerindeyse fişi çekti. Maça çok hızlı başladılar. Duran topta kaptan Orhan dokundu, ev sahibi takımın ekmeğine yağ sürdü. Akıllanmadık, aynı pozisyonda yine hata, bu sefer direk bizim yanımızdaydı. Bu devre hele ikinci bir gol var ki dillere destan! Adamlar kendi sahalarında taç atışından iki pasla bizim kaleye indiler.

Yazık bu kadar emeğe, bu golde net ofsaytı görmeyen yardımcı hakeme de yazıklar olsun! İkinci devre yapılan değişiklikler bizi toparladı ama “atı alan Üsküdar’ı” bir kez daha geçmişti. Madem böyle baskılı oynuyorsun, kanatlara iniyorsun, ayağa pas yapıyorsun, senin aklın ilk devre nerede? İnsan merak etmeden duramıyor. Bir şeyler ters gidiyor bizim takımda. Bazı oyuncular demeyeceğim, birçok oyuncunun en kısa sürede kendilerini toparlamaları gerekiyor. Taze kuvvet oyuna giren Mehmet. Hele 2-1'den sonra kontra top yakalamışsın atsana Leo’nun önüne, sürsün gitsin 2-2 olsun. Bekle, bekle!.. O top ayağına dolaşsın, sonra da rakip kapsın. Faslı oyuncu Saadane’yi çok şişirdik. Özellikle deplasman maçlarında etliye sütlüye hiç karışmıyor.

 Yine defans Ümit, Oboaboana, İsmael ve Orhan dörtlüsü hata üstüne hata yaptılar. Bir takımın defansı bu kadar hata yaparsa mağlubiyet kaçınılmaz olur. Ligde yerimiz iyi değil. Kötü gidiyoruz, özellikle deplasman maçlarında. Doğaçlama futbol oynuyoruz. Sertliği artırmamız şart.

İçerdeki sertliği, dış sahada da göstermek gerekiyor. Kız gibi futbol oynuyorlar deplasman maçlarında. Karabük ve Kayseri takımları vura kıra maç kazandılar bize karşı. Bizde çıt yok. Ağlamayana meme vermiyorlar bu ligde. Hikmet hocanın, elindeki kadroda taşları yeniden düzenlemesi gerekiyor. Duvar yaparken araya “harç” koyarlar. Hikmet hoca da arada elindeki mala ile harca başvurmalı. Bu duvar yıkılırsa çok kişi duvarın altında kalır. Başta yönetim, teknik kadro. Futbolcuya bir şey olmaz. Parasını alır, bir sene sonra gider diğer takımda top koşturur. Olan camiaya olur, olan bize olur. Her sezon zaten idmanlıyız, bu sezon nefesimiz yetmeyebilir, yarınlar daha kötü olmadan, aman dikkat!