Pazar günü oynanacak Gaziantepspor maçı ile Trabzon futbol tarihinde yeni bir sayfa mı açılacak, yoksa; bir futbol mabedi tarihe mi gömülmüş olunacak. Her zaman diyoruz ya; “Nereden baktığına bağlı” diye... İşte, Türk futbolundaki Trabzonspor gerçeğini anlamak için; bu soruya cevap aramada katkısı olacak bir belgesel hazırlandı. Detayları bugün-yarın kamuoyu ile paylaşılacak. Ama ilgi duyanların (ki söz konusu futbol, dahası Trabzon ve Trabzonspor ise herkesi kapsar) izleyebileceği “EFESANE: AVNİ AKER’E VEDA”adlı belgesel 27 Ocak Cuma günü saat 20.00’den itibaren Forum Trabzon’da geniş katılımlı bir gala ile seyirciyle buluşacak. İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı has Trabzon ve Trabzonsporlu Ekrem İmamoğlu’nun katkıları ile meslektaşımız Cengiz  Özkarabekir’in hazırladığı, duygulandırırken gururlandıran, sevindirirken ağlatan, geleceğe bakarken özlemle geçmişe taşıyan, 1970’li yılları kapsayan belgeseli o günleri yaşayanlar medcezirlerle, Anadolu ihtilalinin mimarı Trabzonspor’u tarihinden öğrenenlerin ise, “keşke bizde yaşabilseydik” diyerek izleyecekleri belgeseli sakın ola ki kaçırmayın. Gerçi sonrasında CD’sinden de izleme imkânı sunulacak olsa da, o günün gerçek efsaneleri ile bir arada bulunmanın hazzını tatmanın ne demek olduğunu ben bile şimdiden anlatamam, tarif edemem... Hani denir ya, “yaşamak en büyük öğretidir” diye... Yaşayamayanlar için de paylaşabilmek de büyük bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmayın...

FUTBOL, TRİBÜNDEN DEĞİL, EKRANDAN İZLENİR!

Aslında, sadece futbolda değil, her işimizde kolaya, rahata ve tembelliğe meyil etmiş ve de bu konuda her gün üzerine de koyan bir toplumuz. Onun içindir, fındık bahçesinden uzak durup para kazanma, tribüne gitmeyip ekran karşısına geçerek takımımızı destekleme tercihimiz! İşin Türkçesi, stadyumlarda yeşil çimenlerin üzerine para akıyor, tribünler ise giderek boşalıyor. Ama, bu ben diyeyim “çöküş”, siz deyiverin “boşalma” azami derecede Türkiye’de oluyor. Para kıtlığından mı derseniz, terör korkusundan mı; ya da başta da dediğimiz gibi, emek vermeden kazanma gibi bir tercihi yani tembelliği kullanmamızdan mı? Veya, her işi para kazanma üzerine kuran bir yönetim tarzını (sporda naklen yayıncıya) uygulayan bir ülke olmamızdan mı? Ne derseniz deyin! Fenerbahçe’nin Kadıköy’deki liderle olan maçını 10 bin, Trabzonspor’un Kasımpaşa müsabakasını 3 bin, bu hafta liderliği yükselen Beşiktaş’ın Osmanlı deplasmanını 6.500 seyircinin izlediğini, dahası geçen hafta liglerdeki 128 takımın maçlarının yüzde 80’inin ortalama seyircisinin 100’in altında ve bunun ne demek olduğunu düşünüp, değerlendirin! Futboldaki ahvalimizin resmi işte budur...

DAHA FUTBOLCU ALACAKSANIZ; ALTYAPIDAN OLSUN...

Bursaspor, ardından da Kasımpaşa’yı yendi diye Trabzonspor’un şampiyon olacağını, hatta ilk 3’e girebileceğinin hesabını yapmak, “görünen köy kılavuz istemez” gerçeği içinde “abesle iştigaldir.” Onun için, ara transfer izni “nasıl olsa devam ediyor” diyerek, hedefi olmayan Trabzonspor için ekonomik olarak bataktaki Trabzonspor’un paralarını çarçur etmenin alemi yok! Mevcut kadro küme düşmez, başa da çıkmaz. Onun için eldekilerle yetinip, alt yapıdan 12 genci daha kadroya alarak ara sıra sahaya sürmek bana göre yeterde artar bile... “Yetmez. Almaya devam” diyecek varsa, parasını kendi cebinden ödemeye kalksın! Olsun bitsin! Kalkan olur mu?