Osmanlıspor’un ilk onbeş dakikadaki baskılı oyunu, sonra Trabzonspor’un sağladığı denge var. Fakat kendi açımızdan oynanan oyunun hiçbir baskı unsuru taşımadığını görüyoruz. Sadece sahada futbol oynamaya çalışan fakat sahaya formanın ağırlığını koyamayan bir takım görüntüsü var Trabzonspor’da. Geçen maçların umut dolu ekibi gitmiş, adeta küme mücadelesi veren bir ekip görüntüsüne bürünmüştü Bordo-Mavililer bu maçın ilk yarısında. “Acaba sebebi ne?” diye düşündüğümüzde; etkisiz, ağır ve konsantrasyonsuz paslar. Yerine gidip gitmemesi oyuncuyu asla ilgilendirmiyor görüntüsü. İkili mücadelelerin ağır ve başarısız teşebbüsleri. Oyuna asla baskı unsuru teşkil edecek çabukluk, süratle intikal, pasta isabet ve ortasahanın olmayan forvete desteği yani ofansif aktivitesi ilk yarıda hiç gözükmeyen olmazsa olmaz hareketleri. Osmanlıspor’da Webo’nun yerine giren Serdar bu ara yakaladığı iki pozisyondan yararlanamıyor fakat bu oyuncu Trabzonspor’a zor anlar yaşatacağa benziyor. Frikiklerden gol atmayı beklerken, 42. dakikada frikikten gol yiyen bir Trabzonspor. Gol pozisyonu üretmesi beklenirken, rakibe sık sık pozisyon veren bir Trabzonspor görüntüsü, takımı ilk yarıda 1-0 mağlup olarak soyunma odasına yolluyor. Bu şartlar altında, bu mantık ve ağırlıkla Bordo- Mavililer’in bu sahalardan galip ayrılması imkânı yoktur. Siz oyunu çabuklaştıramıyorsanız, rakibe her zaman mahkmm oynamak durumundasınız. Peki rakibi baskı altına alıp bunaltmak için yani “Ben bu maçı alacağım” sinyali vermeniz için ne yapmanız lazım? Çabuk, etkili, yerine varan paslar, ani ceza sahası dışı şut denemeleri... vs. Bunların hiçbirini en azından ilk yarıda göremedik. Maçı yöneten hakem maçın ve oyuncuların konyantrasyonunu sırf kendi hakimiyetini korumak uğruna rezil kepaze ediyor. Bu hakemlerle bu maçlar nasıl bitecek doğrusu merak ediyorum. İkinci yarıda baskılı oynuyor gibi gözüken Trabzonspor ise sadece rakibinin kendisine izin verdiği kadar baskı kurabiliyordu. Zira bu baskıların herhangi bir pozisyon üretecek yeteneği ve performansı yoktu. ‘Kontraataklara açık bir vaziyet var’ derken, nitekim bir kontratakla Trabzonspor ikinci golünü yiyor. İşte bu oyunun ve bu tarz oyunun, bu kadar verimsiz mücadeleden, etkisiz ve plansız, gayesiz oyunun sonucu bu sahadan mağlup ayrılmaktır. Nasıl olur da bir önceki maçların görüntüsü böyle bir maçta buhar olur? Doğrusu anlamak mümkün değil. İşte yukarıda Trabzonspor’a zor anlar yaşatacak dediğimiz Serdar 70. Dakikada usta bir aşırtma ile Onur’u avlarken, takımının üçüncü golünü kaydediyor. Trabzonspor bu maçta ne yazık ki mağlubiyetten başka hiç bir sonucu hak edecek ne bir oyun ne de bir performans ortaya koyamamıştır. Sanki birileri bu takımın havasını söndürüp, bir anda bu duruma getirdi. Son olarak şöyle bağlamak isterim. Oyunda adam kaçırma, yardımlaşma ve pozisyon üretmek adına hiç bir plan ve sistem ortada gözükmedi, tuhaf olan da budur.