Alpaslan Öztürk, kariyeri boyunca yaşadığı ırkçılık travmasıyla ilgili Fanatik'e konuşarak, “Irkçılık yalnızca siyah arkadaşlarımıza yapılmıyor. Avrupa’da asıl ırkçlığa maruz kalanlar Türkler” dedi.

"Çok uzun yıllardır gurbetçilerin, özellikle de sporcuların Avrupa’da yaşadığı ırkçılıkların haddi hesabı yoktur" diyen Öztürk, Belçika'da futbola başladığını ve tüm altyapı kariyerini orada tamamladığını hatırlatarak, şöyle konuştu:

Daha küçük yaşlarda hayatın bizim için orada çok zor olacağını öğrenmiştik. Çünkü kadroya girebilmek için, profesyonel olabilmek için Belçikalı bir çocuğa göre her zaman 3 kat daha başarılı olmam gerekiyordu. Düşünün 11 yaşında bir çocuksunuz. Sahaya çıkıyorsunuz ve yaptığınız en ufak hatada takım arkadaşınızın ailesi bile tribünden ‘Pis Türk’ diye bağırıyor. Biz Türk milleti olarak yemeklerimizde soğanı çok kullanırız. Bunu bildikleri için, ‘Soğan kafa’ diyorlardı bize. Tribünden gelen bu seslerle büyüdük. Bir Türk olarak başarılı olmaya, onların önüne geçmeye ant içerek büyüdüm.

Ülkedeki okullarda da durumun aynı olduğunu, ağabeyini okula yazdırmak için gittiklerinde Belçika vatandaşı olmalarına rağmen yabancı kontenjanından değerlendirildiklerini ve buna karşılık yine de okula alınmadığını ileri süren Öztürk, "İşlerine geldiğinde Belçikalı oluyorduk, işlerine gelmediğinde Türk. İyi oynadığım zaman Belçika asıllı Türk, kötü oynadığımda Türk oluyordum” ifadelerini kullandı.

Almanya, Avusturya Fransa başta olmak üzere gurbetçilerin bu sıkıntıyı Avrupa'nın her yerinde yaşadıklarını iddia eden Öztürk, şu yorumu yaptı:

Sesini çıkaramadığı için ezilen, arka planda kalan, kaybolan birçok yetenek var. George Floyd konusunu tabii ki lanetliyoruz. Ama bu vesileyle Türkler’in yaşadığı ırkçılık da gündeme gelmeli ki gurbetçilerin, sporcuların, yetenekli oyuncuların sıkıntıları bitsin. Türkiye’ye şimdiye kadar gelen bütün gurbetçi oyuncularla konuşun hepsinin benzer hikayeleri var.