SON DAKİKA



Haber > Sağlık > Sağlık Bakanlığı’nın 100 günlük icraat programı ve

Sağlık Bakanlığı’nın 100 günlük icraat programı ve

12 Ağustos 2018 Pazar - 15:03








Yeni hükümet kurulduktan sonra alışılmadık bir olay oldu. Sağlık Bakanı Sn Fahrettin Koca, göreve başlar başlamaz hekimlerin ekonomik durumlarını iyileştirecek kararları açıkladı ve hekimler arasında büyük sempati topladı. 

Son 20 yıldan bu yana genellikle sağlık bakanları (Tabii ki istisnaları var) göreve önce hekimleri hizaya sokmakla başlarken bu defa öyle olmadı.

Bu başlangıçtan sonra sağlık alanında bir şeylerin değişeceğine, hekimlerin üzerindeki ağır yük ve baskının bir nebze olsun azalacağına dair umutlarım arttı.

Bu nedenle birkaç gün önce açıklanan Sağlık Bakanlığı 100 günlük icraat programını dikkatle okudum. Programda hekimlerin özlük haklarını ele alan bir madde yoktu, ki umarım sonraki süreçte olur, Ama özellikle iki madde dikkatimi çekti.

İlk madde “Sağlık yaşam kültürünün desteklenmesi kapsamında kronik hastalıklarının ve risk faktörlerinin azaltılarak güçlü gelecek için sağlıklı nesiller oluşturulması” hedefiydi, ikincisi yine bununla bağlantılı olarak “Obezite ile mücadele kapsamında obezite mükemmeliyet merkezlerinin yaygınlaştırılması planlanması” programıydı.


Uzun yıllarını diyabet ve obezite ile mücadeleye ayırmış bir hekim olarak bu iki maddedeki bahsedilen konularda hedeflere ulaşılması için sağlık sisteminde köklü değişikliklere ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Sayın Koca bunu yapabilirse sorunun çözümü yolunda önemli adımlar atılmış olur.

KRONİK HASTALIKLAR ÖLÜM NEDENLERİ İÇİNDE İLK SIRADA

Kronik hastalıklarla ve obezite ile mücadele Türkiye’nin son yıllardaki sağlık gündemindeki en önemli iki sorun. 

Dünya geçtiğimiz yüzyılda antibiyotik ve aşıların keşfinden sonra enfeksiyon hastalıkları ile mücadeleyi kazandı ve ortalama insan ömrü daha da uzadı. Buna bağlı olarak en yüksek ölüm nedeni olan enfeksiyon hastalıklarının yerini kronik hastalıklar aldı.

1900’lü yılların başından itibaren gelişmiş ülkelerden başlayarak tüm dünyada hızla yayılan ileri teknoloji kronik hastalıkların artış ivmesini hızlandırdı. 


Gelişen teknolojinin insanların gündemine getirdiği yeni yaşam biçiminde bir taraftan daha az hareket ve aktivite diğer taraftan daha fazla işlenmiş, hazır gıda ve fast-food yiyeceklerle beslenme diyabet, obezite, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon gibi kronik hastalıkları daha da yaygınlaştırdı.

Dünyada bugün ilk sırada olan en yüksek ölüm nedeni kalp damar hastalıkları. Kalp damar hastalıklarının da bir numaralı sebebi diyabet ve obezite.

Bu nedenle diyabet ve obezite ile mücadele aslında koroner damar hastalıkları ve kalp krizi, beyin damar hasarı ve inme, yüksek tansiyon gibi çok önemli hastalıklarla mücadele anlamına geliyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı kronik hastalıklar ve obeziteyle mücadele programı doğru strateji.

ENDOKRİNOLOG SAYISI ÇOK YETERSİZ

Ancak bu mücadele programının ilk çıkış noktasının ne olacağı önemli. Çünkü hem diyabetle hem de obeziteyle mücadele için görev alacak uzmanlaşmış sağlık ekipleri yeterli değil.


Türkiye’de birçok ülkeden farklı olarak ayrı bir diyabet metabolizma ve beslenme uzmanlığı yok, bu uzmanlık alanları endokrinoloji bilim dalının içinde erimiş durumda 

Tüm Türkiye’de 650 civarında endokrinolog var. Bir İtalyan hekim dostum “Roma’da bile sizden daha fazla endorinolog var" demişti.

Zaten mevcut endokrinologlar da troid hastalıkları, sürrenal hastalıkları, hipofiz hastalıkları gibi endokrinolojinin son derece hasta popülasyonu ile uğraşmak durumunda. Kaldı ki Türkiye’deki bütün endokrinologlar tüm enerjisini diyabete ve obeziteye yöneltseler bile 20 milyonun üzerinde obez, 10 milyon üzerinde diyabetli hastayla, 650 uzman doktorun başa çıkması pratiken mümkün değil.

Bu nedenle diyabetle ilgili yükü iç hastalıkları uzmanları ve aile hekimleri üstlenmiş durumda. Obezite tedavisini üstelenen kesim ağırlıklı olarak diyetisyenler ve beslenme uzmanları.

OBEZİTE İLE MÜCADELEDE ORKESTRA ŞEFİ YOK


Obezite bir estetik sorun değil tıbbi medikal-bir hastalık. Obeziteye neden olan 100’ün üzerinde hastalık var ve obezitenin altında yatan asıl sağlık sorunu bulunmadan ve önlem alınmadan tedavi edilmesi mümkün değil.

 

 

Oysa bugün tıp fakültelerinde doğru düzgün beslenme dersi yok. Birkaç istisna dışında hemen bütün tıp fakültelerinde beslenme hastalıklarıyla ilgili bir bilim dalı yok.

Bu durumda mevcut yönetmelikle obezite ile mücadele programını yürütülemeyeceği aşikar. Son yirmi yıldan bu yana endokrinolog sayısında önemli bir değişiklik olmadı, acil önlemler alınmadıkça bu değişecek gibi görünmüyor.


Sağlık Bakanlığı’nın önümüzdeki 100 günlük icraat programında Obezite Mükemmeliyet Merkezlerinin açılması hedefleniyor. Bu merkezlerin açılması önemli bir olay ancak daha önemlisi bu merkezi yönetecek yeterli medikal kadroların bulunması.

Bugün tüm dünyada obezite merkezlerinde uygulanan bilimsel programın akışı, önce obezitenin altındaki genetik, hormonal ya da metabolik tıbbi sorun bulmak. İkinci aşamada obeziteye neden olan tıbbi sorunu çözmek ve hedefe yönelik tedaviyi planlamak. Üçüncü aşama da, obeziteye neden olan hastalığa göre doğru beslenme programını uygulamak. Son aşama da tıbbi tedavi ve beslenme tedavisi ile kontrol altına alınamayan morbit obez hastalara gerekirse cerrahi tedavi uygulamak.

Bugün Türkiye’de obezite alanında uzmanlaşmış yeteri kadar hekim olmadığı için bu dört aşamanın ancak son iki aşaması işliyor.

Obezite nedeni tespit edilmeden ve hedefe yönelik bir planlama yapılmadan diyet uygulamasına alınıyor, yetersiz olursa bariatrik cerrahi ya da metabolik cerrahiye gönderiliyor. Türkiye’de bu nedenle obezite cerrahisinin oranı inanılmaz düzeyde arttı, her yıl da milyonlarca lira buraya akıyor.

TIPTA UZMANLIK YÖNETMELİĞİ ÇOK ESKİ

Mevcut tıpta uzmanlık yönetmeliği kökleri 1933 üniversite reformuna dayanıyor. O yıllardan bu yıllara da önemli hiçbir değişiklik olmadı. 1930’lu yıllarda genç Türkiye’nin hatta dünyanın sağlık gündeminde birinci sırada bulaşıcı hastalıklar vardı. Tüberküloz, sıtma, trahom, çiçek gibi hastalıklar o yıllarda en önemli sağlık problemiydi.

O dönemlerdeki tıp dahiliye kitaplarının üçte ikisi enfeksiyon hastalıkları ve tüberkülozla ilişkiliydi. Tıp müfredatının en önemli bölümü yine enfeksiyon hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklarla ilgiliydi. 

Doğal olarak tıpta uzmanlık alanları da gündemdeki ana sorunlarla ilgili olarak düzenlenmişti. Verem savaş merkezleri, sıtma savaş merkezleri o yıllarda kuruldu. Çok başarılı bir mücadele verildi. Ama son 40 yılda ülkenin sağlık gündemi çok değişti

21. yüzyılda artık tüberküloz, sıtma, diğer bulaşıcı hastalıklar tıp gündeminde yok.

Son 40 yıldan bu yana kalp damar hastalıkları, kanser, diyabet, obezite, ülkenin en önemli sağlık problemi haline geldi.

Türkiye sağlık bütçesinin dörtte biri diyabet ve komplikasyonları için harcanıyor

Sonuçta eski tıpta uzmanlık yönetmeliğine göre uygulamada özellikle kronik hastalıklarda uzmanlaşmış sağlık kadrolarının sayısı çok yetersiz kalıyor.

Son on yıldan beri bakanlıkça yürütülen diyabetle ve obeziteyle mücadele programlarının etkili olamamasının, bu alanda önemli bir kazanımın elde edilememesinin altında yatan en önemli sebebi bence bu.

NE YAPMALI?

• Obezite ve diyabetle mücadele bu ülkenin sağlık gündemi için çok önemli. Bu ülkede toplam 25 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren diyabet ve obezite ile mücadele için mevcut tıpta uzmanlık yönetmeliğinde köklü değişiklikler yapılması gerekir.

• Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları ve Enfeksiyon Hastalıkları alanında yapıldığı gibi gibi Endokrinoloji Metabolizma ve Beslenme hastalıkları ayrı bir anabilim dalı olarak kurulmalı. Bu anabilim dalının içinde Endokrinolojiden ayrı olarak Diyabet ve Metabolizma Bilim Dalı ve Beslenme Hastalıkları bilim dalları kurulmalı. Pediatride halen bu bilim dalları endokrinden ayrı.

• Sonuçta endokrinle endokrin uzmanı, diyabet ve metabolizma ile diyabet uzmanı, beslenme konusu ile de beslenme uzmanı ilgilenmeli.

• Bu alanda çalışacak uzman sayısı özel yönetmenliklerle olması gerektiği yere çıkarılmalı.

Bu alana 40 yıldan fazla bir süre emek vermiş bir öğretim üyesi olarak yeterli uzman kadrolarını oluşturmadan diyabetle de obezite ile de mücadelenin mümkün olamayacağı kanaatindeyim.

Sayın Bakana önerim, öncelikli olarak tıpta uzmanlık kurulunu toplayıp, uzmanlık alanlarını Türkiye’nin önceliklerine göre düzenlenmesi, tek çıkış yolu bu görünüyor.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap