Yılların eğitimcisi olarak; yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un, Milli Eğitim Bakanlığında yaşanılan bütün başarısızlıkların ve karmaşanın müsebbibi olarak gösterilen ve de iddia edilen “Fulbrıght Komisyonu” diye bir komisyonun Bakanlık politikalarına etkisi konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapmasını beklemekteyiz. Yoksa 16 yılda 7 farklı Milli Eğitim Bakanının göreve gelip, aynı süre içinde aşağıda sıralanan 14 farklı sistem değişikliği yapmasını açıklamakta zorluk yaşamaktayız!

2003’ten bu yana Milli Eğitim Bakanlığında yapılan inanılmaz değişikliklerin listesi;

1)  Üniversite katsayı farkı artırıldı (2003)

2) Müfredat değiştirildi (2004)

3) 3 yıllık lise dört yıla çıktı (2005)

4) LGS gitti OKS geldi (2005)

5) OKS yerine 3 aşamalı SBS (2007)

6) ÖSS yerine YGS ve LYS geldi (2009)

7) Üniversite girişte katsayı kaldırıldı (2009)

8 ) Üç aşamalı sınav kalktı yerine yine tek sınav (2010)

9) Düz liseler Anadolu Lisesi oldu (2010)

10) 4+4+4 Eğitim sistemi geldi (2012)

11) Tek SBS yerine birçok sınav geldi (2012)

12) Dershaneler kaldırılacak (2012)

13) TEOG ilk defa uygulandı (2014)

14)  TEOG kaldırıldı (2017)

Dünyanın hiçbir ülkesinde, bir milletin hayatında çok önemli yeri olan Eğitim Bakanlığında akıllara durgunluk veren bu tür uygulama değişiklikleri görülmemiştir. Bunun mutlaka “Siyasal iktidarları da aşan” önemli bir sebebi olmalıdır! Türk Eğitim -Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Genel Sekreter Musa Akkaş ve yönetim kurulu üyelerini kabul eden Ziya Selçuk'a eğitimin gündemindeki öncelikli konular ve sorunlar hakkında rapor sunuldu. Raporda belirtilen hususlar ile bu konunun açıklığa kavuşmasını Türk kamuoyu yeni bakanımızdan beklemektedir.

Bu önemli raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle:

"– Yönetici atamalarındaki liyakatsizliğe son verilmeli, atamalarda mülakat kaldırılmalı.

– Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalı.

– Öğretmenlere performans değerlendirme ve rotasyon sisteminden vazgeçilmeli.

– Kariyer basamakları ile ilgili yeni yasal düzenleme yapılmalı, zorunlu hizmet bölgelerindeki öğretmenlere tazminat ödenmeli.

– Okullarımıza ne olduğu belirsiz grup, cemiyet, vakıf ya da dernekler alınmamalı.

– Öğretmenlere 3600 Ek gösterge verilmeli, hazırlık ödeneği tüm çalışanlara ödenmeli.

– Sendikal ayrımcılığın önüne geçilmeli."

Görüldüğü gibi sayın bakanımızı bekleyen önemli problemler var ancak bunlardan en önemlisi belki de çeşitli vakıf, dernek, cemaat, tarikat gibi yapıların “hizmet adı altında” okullara girmiş olmasıdır. Son yıllarda düşman niyetlerin kendi hedefleri için bu kurumları nasıl alet ettikleri ve kullandıkları her gün yeni örnekleri ile ortaya çıkarken sayın bakanımızın bu konudaki adımları elbette ki kamuoyu tarafından dikkatle izlenecektir.