Otuz-kırk sene önce tam olarak böyle oynuyordu Trabzonspor. İstanbul'un beylerini sahasına hapsedip çaresiz bırakıyordu. Bordo-maviyi gören rakipler kaplana rastlamış ceylana dönüyordu... Heey gidi eski günler! Barcelona'yı, Liverpool'u tıraş ederdi Trabzonspor... İki alt lig takımı bilmem ne spor! Hiç sevmem devlet takımlarını; taraftarı yok, heyecanı yok, hedefi yok... Müdürüm eğleniyor işte. Trabzonspor ile oynuyorsun, tribünde kimse yok...

İyi imiş yedekler, bizim uşaklar rahat oynar özellikte. Kaleci Uğurcan, sağ bek çocuk, stoper Hüseyin, orta saha Murat, Abdül Parmak bir eksiklik göstermedi. Eksik olan, milyonluk lejyoner Kucka'ydı. Bugsaş'a koysan orada oynamaz... Ibanez'in sözleşmesi ne zaman bitiyor?! Bak bu Ekuban iyi, hem de çok iyi. Hocanın başına iş açar. Burak Yılmaz hayalet gibi dakikalar tüketirken kara uşağın kulübede ne işi var? Stoperin biri sağ omuza, diğeri sola yükleniyor, dilediği yerde dolanıyor. Elbette Ünal hocamızı tebrik edeceğiz. Çok maçtır bu ciddiyette kupa oynamamıştı Trabzonspor. Çok acı çekmiştik çiftçi kupasında, sağ olasın Ünal hoca... Dün 1461, bugün Trabzonspor birbirine düşseler de bayram etsek...