Genelde sevdiğimiz, saydıklarımıza hayat yolunda, "Her şey gönlünüze göre olsun" temennisinde bulunuruz.

Bulunuruz bulunmasına da, "Gönül bu, ota da konar, bota da!" Bunu unuturuz!

Onun için diyorum ki; "Trabzonspor'u gönülden sevme işini artık bir kenara koyarak, akıldan sevmeyi denesek!"

Yoksa, Orhan Gencebay'ın;

"Nedir bu çektiğim senden,

Gönül derdin hiç bitmiyor" şarkısını daha çok söyleriz!

1983-84'ten sonra geçen 34 sezonda hiç durmadan söylediğimiz, ama bir türlü elde edemediğimiz şampiyonluk gibi...

Haa, bir de, Trabzonspor'un sorununun para değil, zihniyet değişimi olduğunu da iyi bilelilim.

AYNI HAMAM DA, YİNE AYNI TAS OLACAK İSE...

Her şeyin olağanüstü bir şekilde kötüye gittiği Trabzonspor'da, yine olağanüstü bir kararla gidişata iyilikler aranıyor!

Aranıyor olmasına aranıyor da; olup bitene, yazılıp çizilene, saklanana söylenene bakıyoruz, "aynı hamam, aynı tas" hesabı değişen bir şey yok gibi...

Yani, "çok kötü" diye tarif edilenlerin tıpkısının benzerleri "aynı kafa, aynı hesap" şekliyle 7-8 Nisan'a doğru koşturuluyor.

Demek istiyorum ki, bu kafa, bu mantık, bu koşu, yarışın kazanıldığı finişe değil, umutların tükendiği bitiş çizgisine gider!

Hem de, Mehmet Akif'in şu dizeler ile hatırlatmasına rağmen:

"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar.

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"

DELİLİK DEĞİL, SALAKLIK!

Aynı yanlışlar, sadece şekil ve renk değiştirerek, benzeri şekilde yapılıyor.

Delilik misali!

Ama, bu "Sürekli aynı şeyleri yapmak olan" deliliğin de ötesinde bir davranış biçimi.

"Sürekli aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklemek olan" salaklığın daniskası!

Bilesiniz ki, delilik salaklıktan bin kez evlâdır!

TEK YOL, TEK ÇATI, TEK DİL, TEK BAŞKAN!

Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmek isteyenlere karşı hep birlikte ne diyoruz?

-"Tek Devlet, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak."

Trabzonspor'un içine düştüğü garabetten kurtulması için de; "Tek Yol" diyerek, "Tek Çatı" da, "Tek Dil" kullanarak, Trabzon'un ittifakla "Tek Başkan"ın idaresinde buluşmaktan başka çare kalmamıştır.

EY RUUHH!

Bir yanda 8 yılda 6 şampiyonluğun elde edildiği o yılları yaşayanlar...

Öte yandan, o yılları yaşayamamış olsalar da dinlemekle, okumakla öğrenenler...

Herkes hasretle "Efsane Trabzonspor" diyerek o yılların ruhundan söz ediyor!

Ama ne hazindir, ne kadar acıdır ki, kimse "Eyyyy" diyerek, efsaneyi yaratan ve yaşatan "ruuhhu" anlamak istemiyor!

KAYYUM GİBİ GÖREVLENDİRME!

Önce kayyum ne demektir? Ona bakalım:

"Belli bir malın, belli bir süre yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için resmi makamlarca yetkili olarak görevlendirilmiş kimse."

Sonra da şunu bilelim:

"Trabzonspor'un kurtuluşu için, Trabzon kayyumunun (Trabzon'un tümü demek olan kamunun) böyle bir görevlendirme yapmaktan başka çaresi kalmamıştır."