Benim genelin “Trabzon”, özelin ise “Tonya” ismiyle bildiği meşhur tereyağı ile midemin muhabbeti 60, kalemiminki ise 20 yıldır sürüp gider durur. Ve Allah ömür verdiği sürece de ben diyeyim “muhabbet”, siz söyleyin “mücadele” devam edecek.

İşte son günlerde “İŞKUR aşağı yatanlara değil, inek yetiştiren Temel Emice ile Fadime Neneme para versin” diye yırtınmamım sebebi budur. Hakiki tereyağını kremadan değil de, sütten ürettiği ve de epeyce de yanlış yönetildiği için zor duruma düşen, düşürülen Tonya Koop’un acilen ayağa kaldırılması gerektiğini paylaşmam da bundandır. Yeri gelmişken, bu konuda, yeni ahırdan fabrikaya kadar Milletvekilimiz Salih Cora’dan daha etkili çaba beklediğimi de huzurunuzda söylemem lazım. Şu tereyağını daha çok da paylaşacağız bilesiniz! Çünkü, “Fol Deresi süt aksa bu kadar piyasada bu kadar tereyağı yine olmaz” diye yazmama sebep olan taklit ve tağşişe maruz kalan sahtecilik ortadan kalkıncaya; Bir kilo hakiki tereyağının (sütten yapılan) maliyetinin 40-45 TL’yi düşmediği, ama piyasada 25 liraya kadar düşenlerin “Meşhur Tereyağı” diye satıldığı günler geride kalıncaya kadar ben kalemimle yazacağım. Sektör, devlet ve en önemlisi üretici ve tüketici bilinçli olarak da sahiplenmeyi öğreninceye kadar!

RUZ-İ MAŞHERDE CEHENNEM DE VAR!

Kaç zamandır, Allah’tan utanarak, kuldan sıkılarak kâh dinliyor, kâh okuyorum. Şu “Türk Tipi” diye anlandırılan ve “Amaca ulaşmak için her yolun mübah sayıldığı”, yalanın bile “helâl” hale getirildiği siyasetle iştigal edenlerin yaptıkları akıl izan alır şey değil! Demek isteğim odur ki, “Ruz-i Mahşer”i bile seçim sandığına atılan oy pusulasının üzerine yapıştıran bir siyaset mantığı ile hayır neşiriz. Bu bende 40 yıldır var olan, “Bu dünyada Türk tipi siyaset ile iştigal edenlerin, öteki dünyada cehennemdeki yeri garantidedir” inancımı bir kere daha pekiştirmiştir! Allah, bu mantık ve mantaliteden bizleri korusun! Geçmişten başlayıp günümüzde zirve yapan bu siyasetten de kurtarsın!

CEHALET İNSAN İŞİ DEĞİLDİR!

Bilenler bilir, bilmeyenlere hatırlatalım. İslâm’dan önceki döneme Arap Yarımadası’nda “Cahiliye Devri” denirdi! İşte İslâm bu cehaleti yok etmek üzere gönderilmiş, gelmiştir. Demek ki cehalet, dolayısıyla cahil insan olmak çok ama çok kötü bir şeydir. Çünkü, cahil insanlara her türlü sahtekarlığı, riyakarlığı, yalanı dolanı yutturmak, kabul ettirmek çok kolaydır. Bunun en kolay ve günümüzde de medya üzerinden kullanılan yolu da “algı yöntemidir.” İfade etmek istediğim odur ki, “Cehalet insan işi değildir.” Ne demek istediğimi de, Allah’ın “insan” diye yaratıp, “kul” sayıp, “akıl” ile donatıp, “irade” verdiklerinden olduğunu sanan herkes anlar, anlamıştır!