Türkiye  sessiz ve derinden önemli bir ekonomik savaş döneminden geçiyor…

Böylesine bir dönemde halkın gösterdiği duyarlılık ise  hiç tartışmasız dünyayı şaşırtıyor…

Çıkış yolu belli…

Sabır…

Fedakarlık…

Tasarruf…

Söz konusu tasarruf olunca şunu açıkça belirtmek gerekiyor…

Ülke ekonomisinin temel sorunların başında devletin her kademesinde yaşanan o büyük israf gelmektedir.

Halktan her defasında fedakarlık bekleyenler bu karşılığı alırken  bu devletin kamu kurum ve kuruluşlarında, belediyelerinin koltuklarında oturanların  kendileri ne yapmaktadır? Sorusunu sormamak mümkün olmuyor…

Çünkü;

Devlet kuruluşlarına ait göz kamaştırana ait binalar, lojmanlar, tatil köyleri, makam araçları  hher dönem aldı başını gitti…

Nihayet devletin zirvesinden bir ses çıktı…

Onunda hemşehrimiz olması bizleri mutlu etti..

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak halkın yıllardır dile getirdiği  devletin her kademesinde kullanılan lüks makam arabalarına neşteri vuracağını açıkladı…

Yani Bakan Albayrak halkın sesine kulak verdi…

Bakan Berat Albayrak’ın imzasıyla tüm kamu kurumlarına gönderilen yazıda bakanlıklar, bağlı ilgili kuruluşlar, KİT’ler (kamu iktisadi teşebbüsü) ve belediyelerden sahip oldukları ve kiraladıkları araç envanterleri istendi.

Devlette kullanılan araçların hem sınıflarında, hem de sayılarında ciddi bir tasarrufa gidileceği, kamuda Türkiye’de üretilen araçların tercih edileceği öğrenildi.

Tüm kamu kuruluşları, bakanlıklar, belediyelerden ve KİT’lerden 14 Eylül’e kadar gerekli listeyi göndermeleri istendi. Böylece ilk defa kamu ve belediyelerin sahip olduğu araçlarla ilgili net fotoğraf ortaya konulmuş olacak.

İşte milletin duygularına tercüman olmak böyle olur…

Şu bir gerçek ki Türkiye’de inanılmaz bir  makam aracı saltanatı var!..

Her dönem konuşulur, her dönem şikayet edilir ama kimse bu yaraya parmak basmaz..

Resmen açıklandı..

 2018 yılı bütçe gerekçesine göre belediyeler dışında kamuda 110 bin 131 adet taşıt bulunuyor. Bunlardan 98 bin 852’si genel idare, 7 bin 77’si özel bütçeli, 4 bin 115’i yükseköğretim kurumları 87’si de düzenleyici ve denetleyici kuruluşlara ait.

Bu rakamın belediyelerle birlikte  Türkiye’de 193 binin üzerinde olduğu söyleniyor..

Peki Batı’da nasıl…

Nüfusu bize yakın Almanya’daki makam aracı sayısı ne kadar biliyor musunuz?

10 bin civarında!..

Türkiye’de  193 bin, Almanya’da 10 bin!..

Pes doğrusu…

Giden paralara bakalım mı?

2017 yılında da 557.6 milyon TL’ye  yükseldi.

2018’de Temmuz ayı itibariyle 7 aylık harcama 299.1milyon TL (Bu rakamlar belediyeler dahil değil)

Makam araçlarına neşter vurulmasının ne kadar geç kaldığı gerçeğini bu ortaya koyuyor.

Halk  devleti için zor günlerinde fedakarlık yaparken devletin her kademesinde makam sahibi insanların ne yaptığı merak ediliyor?

Bir düşünün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  “Yastık altındaki altınlarınızı, dövizlerini bozdurup  Türk lirasına çevirin “ çağrısına bu ülkede sadece Rize Belediye Başkanı Reşat Kasap   evindeki bütün altınları, dövizlerini bozdurup Türk lirasını çevirerek cevap vermiş…

Nerede diğer başkanlar?

Yok!..

Bakan Albayrak’ın makam araçlarına yönelik ortaya koyduğu  net tavır halktan takdir görürken aynı tavrın devlet kuruluşlarına ait o muhteşem lojmanlar, o muhteşem  misafirhaneler, o muhteşem tatil köyleri üzerinde olmasını bekliyoruz…

Araçlar yetmez  Sayın Bakanım…

Çünkü  sizin de bildiğiniz gibi o paralar halkın  parası…

Halkın cebinden çıkan paralarla  bu ülkede artık  bakanlıklar, bağlı kuruluşlar, kamu kurum kuruluşları ve belediyelerdeki  saltanat dönemi bitirilmelidir…

Bu saltanatı da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bitirerek tarihe not düşmesini gerektiğini artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının altını çizmesini bekliyoruz…

Çünkü Sayın Bakanın makam araçları konusundaki tasarruf kararlılığı halktan büyük destek gördü..

Aynen devam Sayın Bakan…

Bir gün Halife Ömer, kuru ekmeği zeytinyağına batırıp yemektedir. Bunu gören Utbe: “Ya Ömer! Sen devlet başkanısın, devletin hazinesi emrindedir. Neden bu yokluğu çekiyorsun?” demiştir.

Hz. Ömer Utbe’ye şu cevabı vermiştir: “Devlet hazinesi şahsıma ait değildir. O tüyü bitmemiş yetimin, dul ve öksüzün yani milletin malıdır. Ben ancak zaruri ihtiyacımı sağlayacak kadar bir aylık almak hakkına sahibim. Halkın kuru ekmeğini zeytinyağına banarak yediği bir zamanda, nasıl olur da bundan fazlasını yiyebilirim?”

Var mı anlamayan…

Milletin idaresi, devletin malı bir emanettir. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” sözü bir imparatorluğun batmasına neden olmuştur.

İsra suresi/27 der ki;

“Çünkü saçıp-savuranIar, şeytanın kardeşIeri oImuşIardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür”

O nedenle Bakan Albayrak’ın  makam araçlarına yönelik attığı dev adımın devlette her dönem yaşanan “İSRAF” dönemini sona erdirecek adımların başlangıcı olacağına inanıyorum…

Devam Sayın Bakanım..

Halk arkanızda…

Bitsin artık har vurup harman savurma dönemi!