Kaç zamandır; Gümüşhanespor’u yazıyorum diye birileri çıkıp; “Nereden türedi Gümüşhanespor sevdan” diye sorabilirler!

Diyebilirler de, ben Gümüşhanespor’u durup dururken yazmıyorum ki; Onlar yazdırıyor!

Hani, “Söyleyene değil söyletene bak” misali; ben de diyorum ki; “Yazana değil, yazdırana bakın.”

Ortada, hem yönetim, hem teknik, hem sonuç bakımından büyük bir başarı var. Tek eksiği tribünler; ki aslında hiç noksan olmaması gereken yer de orası...

Bu tablo içerisinde, görev sadece başkan Kaya Büyükbayrak’ın değil, teknik direktör Tarık Daşgün’ün de değil, futbolcuların da... Görev bir bütün halinde çekirdeği Gümüşhanelilerden oluşan çevredeki herkesin...

Herkesin, her kesimin yapabileceği, katkı verebileceği bir şeyler mutlaka vardır.

Mesela, Trabzon Ticaret Borsası’nda birlikte çalıştığım Genel Sekreter Şükrü Erüz de Gümüşhanelidir.

Önceki gün, TSYD ve spor yazarları grubu olarak Gümüşhanespor’un son maçını vesile ederek yaptığımız ziyareti kendisi ile paylaştım.

“Siz de,Trabzon’da yaşayan bir Gümüşhaneli olarak, takımın maçları olduğu gün gruplar halinde gitmek zorundasınız” dedim. Hatta, tur şirketleri içerisinde Karaca Mağarası, Gümüşhane gezisi ve futbol maçı olan günü birlik turlar düzenleyebiliri de ilave ettim.

Fazla uzatmadan da; “Bu mücadele ve sonucunda gelecek şampiyonluk Gümüşhane’nin makus talihini bile değiştirebilir. Onun için bu her bakımdan çok ama çok iyi değerlendirmek gerekir” diyerek, görevi sahiplerine tevdii ettim!

Gerekeni yapmaya başlayana kadar da tevdi etmeye devam edeceğim...

Bu vesile ile ilk değerlendirmeyi de bu hafta da içeride Tokatspor ile karşılaşacak olan Gümüşhanespor maçı tablosu ile yapacağımızı da hatırlatalım.

TBB’DE SPOR DAİRESİ BAŞKANLIĞI...

Geçen hafta Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun Trabzon’un imar felaketi ile ilgili basın toplantısına katıldığımda, “Konu ile ilgili olmasa da,Spor Dairesi Başkanlığı ile ilgili soru soracağım” diye kendimi şartlandırmıştım.

Ama, Sayın Gümrükçüoğlu, gecikmeli fark edilen imar felaketinin artık içini sızlatmaya başlaması yüzünden olsa gerek, kamu adına görev yapan bizden öylesine bir yardım, destek talep eyledi ki, sporu da, dairesini de kenara koyup, imar üzerinden sorumu yönelttim.

Ama, soramadığım o soru aklımdan hiç eksik olmuyor ki!

Prova da yapmıştım (!) ve aynen  şöyle olacaktı:

”Sayın Başkan, Spor Dairesi Başkanlığı’nı neden kurmadığınızı değil, ne zaman kuracağınızı söyler misiniz?”

Dolayısı ile basın toplantısında soramadığımı, kamunun huzurunda soruyorum. Cevabı da bekliyorum.

UMUT DA GİDERSE!

Ersun Yanal’ın; “Bulunduğumuz konum içimizi acıtıyor ama gelecek için umutsuz değiliz” ifadesini okuyunca, endişelenmedim değil!Çünkü, benim bildiğim iş “umut” noktasına varmış ise, endişe etmekte yarar var.Çünkü, umut kaybedilebilecek son, kaybedilmeyecek ilk şeydir. Ünlü yazar Emile Zola boşuna; “Umut gidince, yaşamak zevki de gider” boşuna dememiş... Onun için, yaşamayı umut ve Trabzonspor üzerinden tarif edenlerin, “umutsuzluk” kavramı ile uzaktan yakından muhabbeti hiç ama hiç olmaması gerekir.

AKYAZI; ZEMHERİ DE!

Pazartesi günkü Antalyaspor karşılaşmasını da “Avni Aker’e veda maçı” saymayalım.

Hatta; “Yeni bir başlangıç, yeni bir heyecandır” diye umuda da kapılmayalım!

Dahası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “Açılış için Aralık’ta Size tarih verdik ama, tam olarak hazır hale getiremedik. Müsaade ederseniz açılışı Ocak ayına erteleyip, şu işi dört dörtlük yapalım” diye teklif götürmekten de çekinmeyelim.

Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda gereken anlayışı gösterecek, izini de verecektir kanaatindeyim.

Gelin Akyazı’yı her yanıyla dört dörtlük hale getirilmiş şekilde zemherinin soğuğunu bile ısıtacak güzelliklerle şölen havasındaki bir törenle açalım.