Tam olarak ifade etme istediğim şöyledir:

“Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Dünyanın, dolayısıyla da Türkiye’nin en büyük terör sorunu olan uyuşturucu bağımlılığına karşı sporun gücünü kullanabilir, kullandırabilir ise, Allah’ın insan olarak yaratıp, ‘kul’ diye saydığı birisi sıfatıyla en büyük değil, bu alemde tarihe geçecek, ahrette ise cennete yer bulduracak, bir ben diyeyim ‘iyiliği’, siz söyleyin ‘hayrı’ yerine getirecektir.”

*

Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) her yıl gerçekleştirdiği geleneksel organizasyon olan ve bu yıl 300’e yakın spor basın mensubunun katıldığı “54. TSYD Antalya Buluşması”nın açılış konuşması ve ana oturumun konusu; “Bağımlılık İle Mücadelede Sporun Gücü” idi.

Spor adamı olarak içinden geldiği alanda basamakları teori ile pratiği birleştirerek adım adım çıkıp, Gençlik ve Spor Bakanı sorumluluğunu üstlenen Bakan Bak’ın, küçük yaştan itibaren spor yapanların genelde uyuşturucudan uzak durduklarını belirtip, “Uyuşturucu ile bağımlılık mücadelesinde biz bu işin önleyici kısmında yer almak ve üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmek istiyoruz” diyerek, bu konuda özellikle spor medyasından destek talep etmesi, kamu adına görev üstlenmiş bizlere seve seve yapmamız gereken bir sorumluluğu da hatırlatmıştır.

*

Osman Aşkın Bak’ın, uyuşturucu konusunda, “Mücadele mi? Önlemek mi?” soruları ile önümüze koyduğu ikilemin maddi boyutu ile ilgili yaptığı maddi değerlendirme bile sporun sadece sosyal gücünü değil, parasal katkısını da sergiliyor.

Çünkü, çocukların ve gençlerin uyuşturucuya yakalanmasını başta spor aktiviteleri olmak üzere sosyal ve sportif etkinliklerle önlemek yapılacak harcama için gereken para 1 lira ise, uyuşturucu pençesindeki birisi için bu miktar tam tamına 7 katına çıkıyor.

Aslında bu mücadelenin bile pek yararlı olmadığını, olumlu sonuç vermediğini, Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Kültür ve Araştırma Genel Müdürü Huzeyfe Yılmaz’da yapılan araştırmalara dayanak şöyle belirtiliyor:

“10 bağımlıdan sadece 1’i tedaviyi kabul ediyor. Kabul edenlerden de sadece onda biri başarılı oluyor.”

Anlayacağınız, uyuşturucu bataklığına saplananları geri kazanmak, oradan kurtarmak çok da mümkün değil.

Ne acı, ne feci, ne elim ve ne düşündürücü bir tablo değil mi?

*

Atatürk’ün, “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” vecizesine akıl verip, “Bunun için devlet-i aliye olarak da 8 bakanlık bir araya gelerek mücadele grubu oluşturduklarını” vurgulayan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın; “Topyekün mücadele için sizlerden destek istiyoruz” çağrısına, başta futbol olmak üzere yuvarlak topun peşinde kalemlerini ve mikrofonlarını koşturan Türk Basını’nın, popülizmden uzaklaşıp, gerçeklerle yüzleşerek destek vermemesi olsa olsa sadece mesleğe değil, insan olmaya bile ihanettir.

Ben şahsıma ihmal etmiş olabilirim. Ama, Sayın Bakan’ın uyarısı ve çağrısından sonra da aynı şekilde devam edersem, bunun adı “ihmal” değil, “ihanet” olur! Allah böyle bir ihanete düşmekten hepimizi korusun.