SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Karadeniz'e yazı yazmak!...

Karadeniz'e yazı yazmak!...

20 Ocak 2018 Cumartesi - 10:30








Bu köşede “tarım ve gıda” konusunda yazacağım. Haftada bir sizinle birlikte olmaya çalışacağım. Bu alandaki güncel sorunları irdeleyeceğim. Yöreye ilişkin sorunlara öncelik vereceğim. Öncelikle bu fırsatı sağlayan KARADENİZ gazetesine teşekkürü borç biliyorum. Zorluğunu biliyorum ama bu güvene layık olmaya çalışacağım.

Çayla başlamak istedim yazıya. Ancak, başlangıçta kısaca tanışmanın yararlı olacağını düşündüm. Bu nedenle, anlayışınıza sığınarak biraz kendimden söz edeceğim:

İkizdere kökenliyiz. Dedelerimiz oradan Mesudiye’ye göçüyor. Zamanı tam belli değil. Mesudiye’de bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenim Mesudiye’de, lise öğrenimi Ankara’da gerçekleşti. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde “gıda teknolojisi” okudum ve 1968 yılında mezun oldum. Hemen üniversitede asistan olarak göreve başladım ve 44 yıl çalıştıktan sonra 2014 yılında "gıda mühendisliği” bölümünden profesör olarak emekli oldum. Bu iki tarih arasında çok şey var tabii ki… HUMBOLDT araştırma bursu kazanarak Münih Teknik Üniversitesi’nde araştırma yapmak (1977-79), fen bilimleri enstitüsü müdürlüğü (1996-99), gıda mühendisliği bölüm başkanlığı (1991-94) ve 2007-14) ve meyve suyu endüstrisi derneği başkanlığı (1993-99 ve 2001-08) gibi.

Daha çok gıdaların kimyasal bileşimi ve kalite kontrolü konusunda çalıştım. Ayrıca gıda hilelerinin kanıtlanması konusunda birçok araştırma yaptım. Yurt içinde ve dışında 300 dolayında bilimsel yayınım var. Fakat bunlar size ulaşmadı. Çünkü bilim dünyası kapalı devre çalışıyor. Bilgiler kendi içinde dolaşıyor. Topluma yeterince yansımıyor. Bu durum; biraz bilimin niteliğinden, biraz da Türkiye’deki üniversite sisteminin yetersizliğinden kaynaklanıyor.

Bilimsel yayınların kendine özgü bir formatı var. Örneğin, aktarılan her bilginin kaynağı gösterilmeli... Kendine özgü bir anlatımı da var… Fıkra anlatamaz, anı paylaşamazsınız… Bunlar da bilimin gereğidir fakat başkaları için sıkıcı olduğu bir gerçektir. Şimdi artık, yıllarca yazdığım bu tarzın dışına çıkmak zorundayım ve başarmaya çalışacağım.


Üniversite dışında, özellikle Mesudiye ilçesindeki yerel kalkınma çabasının içinde olmaya çalıştım. Oktay Ekşi öncülüğünde 1991 yılında başlayan bu süreç kendine özgü bir doğrudan demokrasi örneği ve yerel kalkınma arayışıdır. İlçenin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Köykent projesi (2000) için yörenin seçilmesi bu yüzdendir. Bu uygulama yarım kalmıştır. Nedeni projenin yetersizliği değil kamunun eksik yaklaşımıdır. Yörenin biyolojik çeşitliliği bu kapsamda araştırılmıştır. 2013 ve 2015 yılında düzenlenen Türkiye Demokrasi Forumu’nda ülke ölçeğindeki yerel kalkınma çabaları ve örnekleri tartışılmıştır.

Özellikle 1960 sonrası, Anadolu’nun her bölgesinden kentlere göç yaşanmıştır. Göçenler yörelerini unutmamıştır. Yörenin gelişmesi için çaba harcamıştır. Bu çabanın özellikle Karadeniz’de daha belirgin olduğunu görüyoruz ve bu özelliği taşımaktan gurur duyuyoruz.

Gelelim tarım ve gıda anlayışına… Tarım deyince bitkisel ve hayvansal üretimin tamamını anlıyoruz. Yaşam için gerekli besin ögelerini içeren yiyecek ve içecekleri gıda olarak tanımlıyoruz. Ve gıdaların daha çok tarımdan sağlandığını görüyoruz. Dolayısı ile gerek sosyal bakımdan gerek sağlık açısından önemli ve birbirinden ayrılmaz iki kavramdan söz ediyoruz.

Türkiye’de tarımın, özellikle 1980 sonrası gerilediğini ve birçok gıdada dışa bağımlı olunduğunu görüyoruz. Bu olumsuzluğun önlenmesi, bakanın değil yaklaşımın değişmesinden geçiyor. Liberal politikanın terk edilmesi ve çiftçinin desteklenmesi gerekiyor. Şimdilik bu kadarla yetinelim…

 


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap