Hiç kimse, tek bir Adem oğlu, özellikle de mensup olduğu din “İslâm” olan Müslümanlar, ABD Başkanı Trump’ın, “Kudüs’ü İsrail’in başkenti” sayıp, ülkesinin büyükelçiliğini de buraya taşıma kararı karşısında “Eyyyy...” diye zılgıt çekip, nara atıp, haykırıp; “Eyyy Birleşmiş Milletler, Eyyy Amerika, Eyyy İsrail, Eyyy bilmem ne” diye ardı ardına lâfları dizmeye kalkmasın! * Çünkü:

 *

 “Eyyy Birleşmiş Milletler” dediğiniz zaman;  Bu teşkilatın öncelikle ve özellikle Ortadoğu’da bir İsrail devleti kurulmasına yönelik hazırlandığını ve ilk kararlarından birinin de bu olduğunu bilmiyorsunuz demektir.

*

 “Eyyy  Amerika” dediğiniz zaman; Amerika’nın İslâm coğrafyasını “böl parçalı yut” taktiği ile darmadağın etmek için Büyük Ortadoğu Projesi’nin senaryosunu yarım asır önce yazdığından; çeyrek asırdan beri de kan ve gözyaşı içinde uygulamaya koyduğundan, 13 yıl önce kabul gören “Türkiye’nin eş başkanlığından” bihabersiniz demektir. * “Eyyy İsrail” dediğiniz zaman; Yüksek miktarlı akçelerle donattığı, aşırı din devleti anlayışı ile Yahudilerin Ortadoğu coğrafyasında Kudüs başkentli Büyük İsrail Devleti kurma idealini ben diyeyim “hayâl”, siz söyleyin “masal” kabul edecek kadar sığ görüşlüsünüz demektir.

*

 Hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok! Amerika 20 yıl önce dillendirdiği, geçtiğimiz gün de Trump’ın herkesin gözü önünde “Kudüs İsrail’in Başkentidir” diye imzalayarak tüm dünyaya deklere ettiği karar İslâm’ın ve Müslümanların bağrına saplanmış bir hançerdir.

Ama, ne acıdır ki, ne yazıktır ki, ne hazindir ki, bu kararın bugün alınmasına kadar geçen süreçte, İslâm aleminin neredeyse tamamına yakın önemli bir kısmı “sözde Müslüman” gibi davranmış, bir bölümü de daha beter bir şekilde Amerika ile İsrail’in yanında bile yer almıştır.

*

Anlayacağınız, anlatmak istediğimiz, ortada Allah’ın verdiği akıl ile şimdiye kadar gereğini yapmayan, üzerine düşen ben diyeyim “ibadetten”, siz söyleyin “vazifeden” bihaber bir İslâm ümmeti vardır.

*

Onun için böyle bir ümmetin önceliğe neleri taşıması gerektiği yönündeki tarifi Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den alalım: “Hararet nardadır, sacda değildir, Keramet baştadır taçta değildir. Her ne arar isen kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir.”

*

Sonra da, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (SAV) Hz. Muhammed Mustafa’nın, “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız” hadisine ne kadar uyan bir İslâm alemi bulunduğunu tespit edelim.

 *

Ve de; bir ve birlik olamayan, birbirini sevmeyen sevemeyen, onun için de ümmet olamayan, olamadıkları için de ahvâlleri bugün tüm çıplaklığı ile ortada bulunan İslâm Alemine, devletlerine ve de Müslüman olan tebaya Cenab-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de; “Kendisine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın (Al-i İmran suresi-105)” emir buyurmasına rağmen, içeride ve dışarıda ayrılıkları nasıl körüklediğimizi, vicdanlar acı acı yanarak, akıllar ızdırap çekerek anlayalım.

 *

 Ez cümle; dün başka olaylar, katliamlar, savaşlar, kararlar idi! Bugün ise Kudüs’e kadar gelip dayanan bu vahim, bu acı, bu hesaba çekileceğimiz tabloda, başkalarına suçu yüklemeden önce, kendimizin, yarın mahşerde cevabını veremeyeceğimiz, ne kadar günahımızın bulunduğunu hesap edelim, bilelim!...