SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > En büyük görev, Cumhuriyeti savunmak!

En büyük görev, Cumhuriyeti savunmak!

29 Ekim 2016 Cumartesi - 10:00








Bu ülke, bir ulusal Kurtuluş Savaşı ile kuruldu. Mustafa Kemal ve arkadaşları, teslim olmuş bir imparatorluk, işgal edilmiş bir ülke; varını yoğunu kaybetmiş, yiyecek ekmeği, içecek suyu kalmamış, neredeyse savaşacak silahı olmayan bir döküntüden, bir ulusal kurutuluş savaşı; bağımsız, onurlu, çağdaş bir devlet yarattı.

Bu kahramanlar, çağa uygun, halk iradesini öne alan, kul yerine yurttaşı, dogma ve biat yerine yerine aklı ve sorgulamayı koyan bir cumhuriyet kurmaya karar verdiler. Onlara teşekkür ve minnet borçluyuz.

HİÇ KOLAY OLMADI

Yaklaşık 600 yıllık bir geleneğin ve kurumsal yapının üzerine böyle bir cumhuriyet kurmak hiç de kolay olmadı. Çünkü cumhuriyet büyük bir sıçrama ve devrimdi. Ciddi hazım sorunları yaşandı.

Bugünden bakarak bu cumhuriyeti kuranları diktatör ilan etmek, o insanlara anti demokrat demek, tarihi çarpıtıp yalanlarla o büyük insanları suçlamak ne büyük insafsızlık. Cumhuriyetin kuruluşuna karşı çıkıp, insanların teba ve padişahın kulları sayıldığı bir düzeni savunarak, bu ülkeyi kuran insanlara baskıcı ve otoriter demek ne büyük vicdansızlık, iki yüzlülük, iftira, yalan, hatta ne büyük ahlaksızlık.


İÇİ BOŞALTILDI

Cumhuriyet devrimi çok büyük işler yaptı ama tamamlanamadı. Atatürk sonrası cumhuriyet adına hareket edenler, giderek o devrimci ruhu kaybetti. Halka, ülkeye, kendi değerlerine güvenmek yerine dünyanın güçlü devletlerine yaklaşarak, mandacılığı seçti.

Cumhuriyetin içini boşaltıp kendi saraylarında saltanatlarını kuranlar, halk iradesini kendi iktidarlarının, zenginliklerinin mezesi yapanlar, bazen askeri darbeler, bazen sivil hükümetlerle yozlaşmayı her alana yaydı.

DEVRİM YARIM KALDI

Cumhuriyeti kuranlar, bağımsız, halk iradesine dayalı, yenilikçi, devrimci, bütünleştirici anlamda  ulusalcı, çağdaş, özgür, başı dik bir ülke amaçladılar. Bunun ne kadarına ulaşıldığı elbette tartışmalıdır. Ancak bu amaçlara ulaşılamamasında asıl sorumluluk, sonraki kadrolarına aittir. Ki bu sorumluluğunun bir bölümü, Atatürk sonrası tek parti iktidarları ve çok partili dönemde cumhuriyetin mirasçıları olduğunu söyleyen siyasi hareketlerde olduğu kadar, daha büyük sorumluluk, kısa aralar dışında 65 yıldır memleketi yöneten dışa bağımlı, küresel güçlere hizmet eden, halkın kutsal duygularını siyasetin malzemesi yapan vahşi liberal işbirlikçi iktidarlarındır.


ÜLKE NEREYE GÖTÜRÜLÜYOR

Bugün ülkenin götürüldüğü yer, dinsel- mezhepsel-etnik temelde ayrışmış, ayrılıkçı ve dinci terörün pik yaptığı, savaşçı ve fetihçi politikaların öne çıktığı, muhalif güçlere karşı her türlü baskının kullanıldığı, bazı cemaatlerin darbeye kalkışıp bazılarının devlet katında en büyük itibarı gördüğü, ülke kaynaklarını belirli bir kesime peşkeş çeken anlayışın daha da çarpıklaştığı, dünyanın egemen güçlerine hizmet eden, vesayetçi yeni orta çağ anlayışıdır.

TÜRKİYE BUNLARI AŞABİLİR

Türkiye, yanlışları aşarak, kendine dayatılan sahte cumhuriyeti ve otoriter seçenekleri reddederek, cumhuriyeti kuran anlayıştan güç ve alıp yenilenerek, demokrasi ve hukuk devletini güçlendirerek, gerçek anlamda bir halk iktidarını kuracak birikime sahiptir. Bugünün en büyük görevi, bağımsız, özgürlükçü, eşitlikçi, hukuku esas alan laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurmak ve korumaktır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap