SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Bardağın ötesindeki çay…

Bardağın ötesindeki çay…

27 Ocak 2018 Cumartesi - 06:35








Yeni bir araştırma; her gün çay içenlerin oranının İngiltere’de %61, Almanya’da %35 ve ABD’de %21   olduğunu gösteriyor.1 Türkiye’de benzeri bir araştırma yok. Ancak, çayı günde 1-5 bardak içenlerin oranı%44.1, 6-10 bardak içenlerin oranı % 23.6, 10 bardak ve fazlasını içenlerin oranı %22.1. Bu verilere göre günde en az 1 bardak çay içenlerin oranı %90’a yaklaşıyor. İçecek tercihinde çayı birinci sırada sayanların oranı ise %832.

Bu nedenledir ki dünyada en fazla çay içen ülke konumundayız. 2016 verilerine göre3; yılda kişi başına çay tüketimi Türkiye’de 3.2 kg. Türkiye’yi 2.2 kg ile İrlanda, 1.9 kg ile İngiltere, 1.4 kg ile Rusya ve 1.2 kg ile Fas ve 1.2 kg Yeni Zelanda izliyor. Başka bir deyişle Türkiye’deki çay tüketimi yılda 250 milyon bardağa ulaşıyor. Bu da kişi başına yılda 1250 bardak ve günde ise 3-4 bardak çay demektir.

Çay, çok eskiden beri tanıdığımız bir içecek. Çay içmeye MÖ 2737 yılında Çin’de başlanıyor. Oradan Japonya’ya geçiyor çay ve Japon kültürünün önemli bir ögesi oluyor. Daha sonra Hindistan, İngiltere ve dünyanın her köşesine ulaşıyor.

Dünyadaki çaylıkların yaklaşık %35’i Çin’de; %21’i Hindistan’da ve %7.7’si Kenya’da. Türkiye 767 bin dekar ve %4.7 payla bu açıdan 8. sırada yer alıyor. Yılda yaklaşık 1 250 bin ton yaş çay yaprağı işleniyor ve bundan 240 000 dolayına kuru çay elde diliyor. Kuru çay deyince daha çok siyah çay anlaşılıyor. Çünkü kuru çay üretiminin dünyada %97’si, Türkiye’de ise %98’i siyah çaydan oluşuyor. Yeşil çay üretimi %2-3 dolayında. Gerçi yeşil çaya yakın sarı ve siyah çaya yakın kırmızı (oolong) çay tipleri de var ama bunların payı oldukça düşük.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ne çay ne de şeker!... Doğu Karadeniz için geçim kaynağı arayışında gündeme geliyor çay... Zihni Derin’in çabaları ve 1924 yılında 407 sayılı yasa ile çay üretimine kapı aralanıyor. Ancak çay kültürünün yayılması o kadar kolay olmuyor. Türkiye’de yetişen çaylar başlangıçta “ot çayı” diye kötüleniyor. Bu nedenle 1940 yılında 3788 sayılı yasa ile çayın yaygınlaşması için kredi desteği sağlanıyor. 1947 yılında kurulan ilk çay fabrikasını diğerleri izliyor. Çay üretimi önce Tekel ve daha sonra Çaykur’a bağlı olmak üzere kamu tekelinde gerçekleşiyor. Fakat 1984 yılında, 3092 yasa ile özele açılıyor. Halen 197 fabrikada çay işleniyor. Bunların 47’si Çaykur’a, 150’si özel sektöre aittir. Fakat kamu ve özelin payı yaklaşık aynıdır ve yıllara göre %45-55 arasında değişiyor.


Türkiye’de çay tarımı ruhsata bağlı ve çay üreten aile sayısı 210 bin dolayında. Bunların yaklaşık %61’i Rize’de, %24’ü Trabzon’da, %10’u Artvin’de ve %5’i de Giresun’da bulunuyor. Çaylıkların %76’sı 5 dekardan küçük ve 5-10 dekar arasında olanların payı ise %20 dolayında.

Çay yetiştiricisine 1994’ten bu yana budama desteği ve 2003’ten bu yana da çay primi veriliyor. Fakat yetersiz ve giderek azalıyor. Ödenen prim, yaş çay fiyatına göre 2011 yılında %12 iken, 2015 yılında %8.7. Bu nedenle; üreticilerin %15.2’si geçinecek kadar gelir elde edemediğini, %55.7’si ise ancak geçinecek kadar gelir sağladığını söylüyor2. Böylece, tasarruf yapamayan üretici oranı %71’i buluyor. Ayrıca sattığı çayın bedelini genellikle zamanında alamıyor. Dolayısı ile üreticinin mutsuz olduğu anlaşılıyor.

Tüketicinin de mutlu olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü çayın kalitesi öncelikle yaprağa bağlı. Çayın “ikibuçuk yaprak”tan işlenmesi gerektiğini herkes biliyor artık. Fakat maliyet kaygısı ile çoğu fabrikanın bu kurala uymadığı ve bunun çay kalitesine olumsuz yansıdığı bir gerçektir.

Çayın kalitesi yaprak sayısına bağlı olduğu kadar yaprağın koparıldığı çalının yaşına da bağlıdır. Çaylıkların ekonomik yaşı çoktan doldu ama yenileme henüz gündemde değil. Bunun devletin desteği ile Çaykur öncülüğünde gerçekleşmesi ve biran önce başlaması gerekiyor. Budama, gübreleme gibi uygulamalar hakkında üreticinin eğitilmesi de önemli…

Üreticinin kazanması, yöresinde yaşaması ve çay kalitesinin iyileşmesi için öncelikle bu ekonomik ve teknik sorunların ivedi olarak çözümlenmesi gerekiyor. Kalıcı çözüm ise üreticinin kooperatifleşmesinden geçiyor.


Çayın kalitesi açısından uygulanan teknolojiye, gerçekleşen dönüşüme ve çayın sağlıklı bileşenlerine de değinmeden olmaz…

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1https://www.statista.com/statistics/695438/frequency-of-tea-consumption-by-country/

2Türkiye’de değişen çay tüketim alışkanlıkları.www.tb.org.tr/dosya/trabzon-çay-kitap.pdf

3 https://www.statista.com/statistics/507950/global-per-capita-tea-consumption-by-country/


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap