‘’Tek çare kalmıştır. Üretim, üretim, üretim...”

Böyle denilerek, özellikle ve öncelikle KOBİ’ler için her türlü desteklerden ve kredilerden öylesine dem vuruluyor ki, sanırsınız ki üretim ha patladı, patlayacak!

Oysa; adeta yasal soyguncu, ya da yasal faizci haline getirilmiş bankaların kapısını “kredi” için çalan KOBİ sahipleri, ortaya çıkan maliyetleri görünce ya arkasına bakmadan kaçıyor, ya da yanına yaklaştırılmayarak kaçırılıyor!

Çünkü, nerede ise çoğu yüzde 10’u bile bulmayan kâr marjı ile çalışan KOBİ’lere toplamda yüzde 40’a kadar varan faizle banka kredisi sunmak, olsa olsa karşıdakini ya aptal yerine koymak ya da batırmak için tam bir fırsat kollamaktır.

“Denize düşen yılana sarılır”

derecesinde bir çıkmazın içinde olanlardan bu kredileri alanlar ise işletmesini tam olarak batırmak için yola çıkıyorlar demektir.

Adım adım, üretimi düşürecek, işçi çıkaracak ve de sonuçta ya iflas edecek ya da bankaların acımasız baskısından kurtulmak için konkordato ilan edecektir.

Gerçi, devlet faizci bankaları koruyup, üreten KOBİ’yi batırmak için konkordato ile ilgili gerekli düzenlemeleri de yapıyor ya!

Haa bir şey daha var! Onu da bir satırla kayıt altına almak da fayda var:

Herkes 31 Mart seçimlerini ekonomi ile ilişkilendiriyor. İşte ben bunu anlamakta sıkıntı çekiyorum. Hem de daha önceki seçimler de ilişkilendirilmiş ve ortaya fol da çıkmamış, yumurta da olmamış olmasına rağmen!

DİYANET-SEN’İN “YILMAZ” AYRIMLARI!

Ortada dini bir konu ve soyadları da “Yılmaz” olan iki milletvekili var!

Biri bir süre önce dini tartışma nedeniyle CHP’den ihraç edilen Öztürk Yılmaz, diğeri de tartışılmasına rağmen hâlâ partisinde ikamet ettirilen eski bakanlardan AK Partili İsmet Yılmaz.

Diyecekseniz ki; “bunların Diyanet-Sen ile ne ilgisi var?”

Var var! Hem de çok var!

Çünkü, geçtiğimiz kasım ayında, ifadeleri ile haddini aşarak ezanın Türkçe okunması yönünde açıklamalar yapan Öztürk Yılmaz ile ilgili olarak Diyanet-Sen tüm Türkiye çapında basın toplantıları düzenleyerek haklı tepkisini gösterdi, kınamalar yaptı.

Ama sonra, işin içine bir süre önce Sıvas’ta; “Hilmi Bilgin’e vereceğiniz destek, yarın ruz-i mahşerde beraat belgelerinizden biri olacak diye düşünüyorum” diyerek İsmet Yılmaz’ın yaptığı, neredeyse şirk derecesindeki beyanat girdi!

Girdi girmesine de, ancak bu kez DiyanetSen’den “gık” bile çıkmadı!

İşte o zaman, Diyanet-Sen, ben diyeyim “Yılmazların kim olduğuna göre”, siz söyleyin “partisine göre” açıklamalar yapıyor gibi olmadı mı?

HAYVAN DOSTU ORTAHİSAR...

Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in önceki gün düzenlediği basın toplantısında; “Sokak hayvanları bize, yani daha üst irade kullanabilen insanlara emanet edilmişlerdir” dedikten sonra; “Biline ki hayvanlara karşı şiddet uygulayanlara karşı hukuki olarak müdahil olacağız” diye açık açık uyarısını yaptı.

Aslında Sayın Genç’in, sokak hayvanlarına kulübeler de yaparak ortaya koyduğu bu sahiplenmeye insan olmayı becerebilenlerin, maddi ve manevi olarak destek vermesi, Allah’a “kul” olabilmenin, cennetin kapılarını aralayabilmenin de en güzel ve en kolay yoludur.

Büyükşehir Belediyesi’nin de inşa ettiği Türkiye’nin en gelişmiş hayvan barınağına sahip olan Trabzon ve Trabzonlu için, bu konuda bir farkındalılık yaratmak hatırı sayılır bir ayrıcalık olacaktır.

Bizden hatırlatması...