Ülkemizin medeniyetler şehri Mardin her zaman ilgi gören bir il olmuştur. Bu ilimize ziyaretler, turizm adına geziler yapılır, herkes gördüğünü, yaşadığını ve hissettiğini dile getirir. Bizim de yolumuz Mardin’e, ardından Şanlıurfa’ya düştü. Herkes kendine göre bu kentlerimiz ile ilgili gözlemlerini dile getirdi, ben de kısa da olsa bu kentlerimizin içinde bulundukları konumu sizlerle paylaşmak istedim. Mardin-Şanlıurfa hattını kısa da olsa gezme şansı yakaladım. 885 bin nüfuslu Mardin’de devlet geniş yollar, muhteşem alt geçitler, bulvarlar ile farklı bir konumda. Geniş arazi yapısı, handan bozma tarihi otelleri, restoranları, hamamları, çarşıları ile medeniyetler kentinde büyük firmalar şovrumlar açmış.

Yerli ve yabancı turist sayısının günbegün arttığını gözlemlemek mümkün. Güvenlik desen en üst seviyede, jandarmamız, polisimizin halkın huzuru için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını görmek mümkün. Mardin’de belediye başkanlığı görevini yapan ve daha sonra görevden alınan Ahmet Türk yeniden başkanlığa aday olmuş. 1970’li yıllarda Adalet Partisi, Demokratik Parti, SHP, HADEP ve DEP gibi her partiden milletvekili seçilen Türk yeniden seçilir mi onu şimdiden kestirmek mümkün değil. Bir başka önemli ilimiz ise Şanlıurfa. İbrahim Peygamber’in dergahını ziyaret ettim. Şanlıurfa’da da devletin yaptığı alt-üst geçitler güzel. Ancak kent merkezinde büyük ve küçükbaş hayvanları görmek mümkün. Halkın tepki göstermediği bu manzara bana Hindistan’ı hatırlattı. Kentin sokakları pek sağlıklı değil. Çamur deryası içinde, belediye başkanları fotoğraf çektirip billboarda reklamlarını yapıyor desek yanlış olmaz. Hani derler ya ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye. Şanlıurfa’da laf çok üretilmiş, icraat halkın beklediği ölçüde yapılmamış.