Devede tüy kadar bile olamayacak çatlak sesleri (ki şeytanın varlığı ile içinde ihaneti de taşıyan insanın olduğu her yerde bu kadarı bulunabilir) dikkate, ya da muhatap alıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, dahası Türk milletinin, Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekatı” ile ilgili “destek açıklamaları” yapılmasını kimse kusura bakmasın, ne anlayabiliyorum, ne de algılayabiliyorum!

Çünkü, bu ülkede yaşayanların, Peygamber Ocağı’nın evlâtları olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Mehmetçiklerinin, özde Türkiye’nin birlik ve beraberliğini korumayı hedef ve amaç edinmiş bir harekâtı için “desteklemekten başka” seçme hakları zaten yoktur ki.

Onun için, cismen olmasa bile ruhen yan yana yürüdüğümüz evlâtlarımızın insanlık adına çıktıkları gazayı “destekliyorum” demek bana acayip, aykırı ve gösterişmiş gibi geliyor.

Tekrarlıyorum: “Tek değerlendirmesi olan bu harekâtın destek anlamındaki tercihi de tektir. O da akıl ve gönül ile yapılan destektir. İşte bu nedenle sanki başka bir tercih varmışçasına görüşlerin, öyle veya böyle, ille de kendini göstermek için ilân edilmesine de gerek yoktur.”

***

OFG KRAL MIDIR?

Benim bildiğim; doğruyu uygun kelimelerle ifade etmez iseniz, yanlış tartı ile mal satmaya çalışanlara benzersiniz.

Örnek mi istersiniz?

Şu sıralar Trabzon’un gündemine, “Yeşil alan mı olacak, yoksa siteler mi dikilecek?” söylemleri, ya da değişik tasarılar ile oturtulan Hüseyin Avni Aker stadının yeri ortada duruyor.

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’na (OFG) konu ile ilgili bilgilendirme toplantısında da sorup öğrendiğimiz gibi, buranın nasıl değerlendirebileceği ile ilgili proje nihai aşamada belediye meclisinde onaylanarak uygulanabileceği gibi, merkezi hükümetin ilgili bakanlığının resen kararı ile de hayata geçirilebilir.

Mevzuatın hali böyle iken, OFG’nin, burada “Tek başına karar verecek kral gibi” kamuoyuna lanse edilmesini anlamak mümkün değildir. Bu durum, ister istemez akla; “Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” sözünü getirmiyor değil.